Bir Uyanan Birçok Kişiyi Uyandırabilir
- Dünyaya Başkaldırıyoruz

- 3 Eki
- 4 dakikada okunur
Emekçi Kadınlar (Eka) olarak bakım anneleriyle yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Bakım Annelerinin Mücadelesi: “Bir Uyanan Birçok Kişiyi Uyandırabilir”
Aile Bakanlığı’nda çalışan bakım anneleri, ağır çalışma koşulları ve eşitsiz ücretlendirmelere karşı seslerini yükseltiyor. Yeni kurulan Tüm Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası (TSS-İŞ) kurucularından Ülkü, Yasemin ve Gülten ile hem yaşadıkları sorunları hem de mücadelelerini konuştuk.
“Sendika Mücadelesi Yeni Başladı”
Ceyda: Sendikanız kuruldu. Ne kadar oldu? Çalışmalarınız nasıl gidiyor? Kadınlara ulaşabildiniz mi? Tepkiler nasıl?
Ülkü: Aslında çalışmalarımız iki yıl önce başladı. O dönem başka bir sendikanın çatısı altındaydık. Türkiye’nin farklı illerinde aile bakanlığında çalışan kadınlarla küçük gruplar halinde bir araya geliyorduk. Kimsenin ilgilenmediği bir alan olarak kaldı.
Geçen yıl Haziran ayında topluca bakanlığı ziyaret ettik. Bu bir ilkti: Bakım anneleri ilk kez bir araya gelip topluca sorunlarını dile getirdi. Normalde sorunlarımızı bırakın üst makamlara, ev sorumlularına bile anlatmıyoruz. Çünkü işyeri, ev gibi görülüyor; sorunlar da aile içi mesele gibi algılanıyor. Önce bu anlayışı kırdık. “Biz çalışanız, sorunlarımızı muhataplarımızla konuşacağız” dedik. Ancak bireysel girişimler yeterli olmadı. Randevular almak, görüşmeler yapmak için kurumsal bir kimliğe ihtiyaç vardı. Bunun üzerine sendika kurmaya karar verdik. 22 Temmuz’da başvurumuzu yaptık, 649 no.lu kodumuzla e-devlet üzerinden yeni arkadaşlarımızla mücadelemizde buluşmaya başladık.
Ceyda: Hayırlı olsun, emeklerinize sağlık.
Yasemin: Teşekkür ederiz. Daha yolun başındayız ama kararlıyız. Arkadaşlarımızı sendikaya davet edeceğiz. Çünkü Aile Bakanlığı’nda çalışanların çoğu kadın ve ciddi şekilde geri planda bırakıldığımızı gördük. Taleplerimizi netleştirmeye başladık: mesai saatleri, özlük hakları, eşitlik… Önceden çoğu şeyin farkında bile değildik.
Mesela biz 24 saat çalıştığımızı zannediyorduk ama aslında 11 saat baz alınıyormuş. Ayda 110 saat üzerinden maaş alıyormuşuz. Yargıtay kararıyla bazı saatler yok sayılmış. Ama biz bunları bilmiyorduk. Çünkü iş yükü o kadar ağır ki gözümüzü açıp bakmaya fırsatımız olmuyordu. Ülkü Başkanımız sayesinde bunları öğrenmeye başladık.
“24 Saat Çalışmak Ne Bedensel Ne de Ruhsal Olarak Telafi Edilebilir”
Yasemin: Yeni düzenlemede bizi 24 saatlik çalışma sistemine geçirmek istiyorlar. 10 saatlik çalışmaya 8.000 TL verileceğini söylüyorlar ama gerçekte bu 24-48 sistemiyle yine fazla çalıştırılmaya devam edeceğiz. Kızımla da konuştum, o da şehir hastanesinde çalışıyor. Hepimiz biliyoruz ki 24 saatlik çalışma, 8.000 TL ile telafi edilecek bir şey değil. Hem bedenen hem ruhen insanı inanılmaz yıpratıyor.
Ben 9 yıldır Aile Bakanlığı’nda çalışıyorum. İki aydır 12 saatlik çalışmaya geçtik. Daha düzenli bir sistemle, gece nöbetine rahatça gelebiliyorum. Çocukları uyutuyor, refakat ediyor, sabah kahvaltılarına kadar yanlarında oluyorum ve saat 09.00’da çıkıyorum. Bu bizim için gerçekten büyük bir nefes oldu. Ama şimdi tekrar 24 saatlik sisteme dönmek büyük bir zulüm.
“Ev tipi” diyorlar ama evde bile insan deliksiz uyuyamazken burada sorumluluğunuzda dokuz çocuk var, bazen bu sayı 14’e, hatta 24’e çıkabiliyor. Böyle bir yükün altından kimse sağlıklı şekilde kalkamaz. İş çok ağır, sorumluluk çok fazla ve 24 saatlik nöbet sonrası tamamen bitkin hale geliyoruz. Bir günümüz kendimize gelmekle geçiyor, diğer gün ise anne, eş, komşu, evlat rollerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Tam toparlanmışken tekrar nöbete gidiyoruz. Bu da herkeste ciddi stres yaratıyor.
Biz işten kaçan insanlar değiliz. Hepimiz fedakarız, tecrübelerimiz çok. Ama buradaki çocuk profili bambaşka, işin yükü ağır, sorumluluk büyük. Bu şartlarda 24 saatlik çalışma, kimse için sürdürülebilir değil.
“Aile Bakanlığı Uzun Süredir İhmal Edildi”
Ülkü: Aile Bakanlığı çok uzun süredir ihmal edilmiş durumda. Kimse içeride neler yaşandığını bilmiyor ya da bilmek istemiyor. Genel eğilim içeride yaşanılan sorunların üzerinin kapatılması yönünde.
Gülten: Ben yetkili bir sendikanın şube başkanı ile görüştüm. Anlattıklarım karşısında ilk kez böyle şeyler duyduğunu hissettirdi. “Bunlardan haberiniz yok mu?” diye sordum, “Yoo” dedi. Şok oldum. Bakanlıkta çalışan işçilerin hiçbir şey talep etmediği, sadece eve ekmek götürme derdinde oldukları düşünülüyor. Ama biz sadece ekmek derdinde değiliz. Biz özlük haklarımızın derdindeyiz. Eşit işi yapanların eşit haklara sahip olmasını istiyoruz.
Şu an 4-B’liler, 4-D’liler ve borçlar kanununa bağlı çalışanlar arasında büyük farklılıklar var. Daha yeni işe başlayan bir kişi 50.000 TL maaş alırken, ben 15 yıldır emek verdiğim halde 30.000 TL alabiliyorum. Bu sadece adaletsizlik değil, aynı zamanda büyük bir kırgınlık yaratıyor. Oysa biz yıllardır devletin çocuklarını büyütüyor, yetiştiriyoruz.
“Herkes Aynı Kadroda Birleşmeli”
Ülkü: Bizim nihai hedefimiz, tüm çalışanların tek bir kadroda birleşmesi. Aile Bakanlığı’nda üç farklı kadro var: 4-D’li işçiler (iş kanununa bağlı), 4-B’liler (memur statüsünde) ve borçlar kanununa bağlı bakım anneleri. Bu ayrım, kurum içinde ciddi bir rekabet ve huzursuzluk yaratıyor.
Oysa hedefimiz değişmiyor: Onurlu bir yaşam ve onurlu bir çalışma ortamı. Bunun için herkesin aynı kadroda toplanması gerekiyor. İş yerindeki bölünmeler, rekabet ve gerilim ortadan kalkmalı. Ancak o zaman ortak sorunlarımız için birlikte mücadele edebiliriz.
“Bir Uyanan, Birçok Kişiyi Uyandırabilir”
Yasemin: Bizim mücadelemiz sadece kendimiz için değil, çocuklarımız ve tüm işçi kadınlar için. Hâlâ korkan, sindirilmiş çok arkadaşımız var. Ama şuna inanıyoruz: Bir uyanan birçok kişiyi uyandırabilir.
Her ilde farklı uygulamalar var. Bir şehirde gece mesaisi ödeniyor, diğerinde ödenmiyor. Bir yerde teşekkür plaketi veriliyor, diğerinde çalışanlar yok sayılıyor. Aynı bakanlık içinde bu kadar farklı uygulama kabul edilemez.
Biz yıllardır fedakârca çalışıyoruz. Hepimiz üniversite mezunuyuz, hatta ben üçüncü üniversitemi bitirdim. Eğitim farkı da ortadan kaldırıldı. O halde neden dışarıdan 4-B’li alınırken mevcut bakım anneleri kadroya geçirilmesin? Asıl işi yapan biziz, çocukların sorumluluğunu üstlenen biziz. Talebimiz çok basit: Adalet ve eşitlik.
“Bizi Bizden Başkası Anlamaz”
Gülten: 10 yıldır bu kurumdayım. Defalarca farklı sendikalara başvurdum ama sorunlarımız çözülmedi. Bu sendikayı bizim gibi çalışanlar kurmalıydı ve öyle de oldu. Çünkü bizi bizden başka kimse anlayamaz.
Yasemin: Bakanlığa gittiğimizde sesimizi duyurmaya çalıştık. Dilekçeler verdik, dava açtık ama sonuç alamadık. Ne anlatacağımızı bile bilmiyorduk. Ülkü Başkanımız sayesinde artık çok daha bilinçliyiz. Bakanlıkta yaptığımız görüşmelerde bile yetkililer ilk kez karşılarında bu kadar organize olmuş bakım annelerini gördüler.
Bizim mücadelemiz daha yeni başladı. Ama inanıyoruz ki bu yolda ilerledikçe hem biz hem de tüm kadın işçiler kazanacak.








Yorumlar