Kadınların Mücadelesi Hep Vardı
- Dünyaya Başkaldırıyoruz
- 29 Ağu 2019
- 3 dakikada okunur
Vardık
Kadının, tarihin farklı aşamalarındaki durumu birçok yönüyle açıklanmıştır.
Evet kadının tarihteki ve toplumdaki durumu çeşitli yönleriyle ve çeşitli biçimde açıklanmıştır, fakat bu, eksik tam olmayan ve yüzeysel bir açıklamadır; ya da gerçeğin tam bir açıklanması değildir.
Tarihin bu kaba yorumuna bakılırsa, kadın köleleştirildikten sonra ve birbirini izleyen her toplumda, kendi durumunu kabullenmiş ve boğun eğmiştir. Oysa ki tarihin ve toplumların ciddi, derinlikli ve kavrayışlı bir incelenmesi gerçeğin hiç de böyle olmadığını gösteriyor.
Kadının ezilmesi, baskı görmesi, aşağılanması vb. birbirini izleyen sınıflı toplumların tümünde devam etmiş ve bugüne, insanlığın son sınıflı toplumu olan kapitalist topluma dek gelmiştir. Antik çağdan bu yana tarih ne kadar kadının baskı altına alınması ve ezilmişliğinin tarihiyse, bir o kadar da, kadının köleliğine, ezilmişliğine baskılara vb. karşı mücadele tarihidir.
Kadın, erkeğin çevrenin ve toplumun kendisine yönelik baskılar ve saldırılar karşısında sessiz kalmamış; toplumun koyduğu sınırlamalara, çitlere, geleneklere, kurallara vb. boyun eğmemiş; konmuş olan kuralların dışına çıkma eğilimi içinde olmuştur. Kadın bu eğilimini çeşitli biçimlerde ortaya koymuş: mücadelesine günün koşullarına göre çok çeşitli biçimlerde geliştirmiştir.
İnsanlık tarihi, kadının çeşitli biçimler olan isyan ve mücadele örnekleriyle doludur.

Varız, Var Olacağız
Kadınların tarihteki mücadelesini gözardı eden anlayışın, kadınların bugünkü mücadelesi karşısındaki tavrı da aynıdır.
Kadınlar günümüzde de, kendilerine yönelik saldırılar, baskılar ve toplumsal baskının bu tür biçimleri karşısında edilgen ve tavırsız değildir. Kadınlar bu baskı ve sömürü toplumuna karşı, ataerkil sisteme karşı, yaşamın her alanında etkin bir kavga sürdürüyorlar.
Kadınlar 20. yüzyıl boyunca gerçekleşen tüm toplumsal devrimlerin etkin bir gücü olduğu gibi, ezilen ulusların devrimci kurtuluş hareketlerinin de önemli bir gücü olarak hareket etmiştir.
Bunun yanında, kadınlar, son iki yüz yıldır çeşitli biçimlerde süren kadın hareketlerini örgütlemiş ve bu hareketini günümüzde ileri bir düzeye çıkarmıştır. Bu yönde gerek tek tek ülkelerde, gerekse dünya çapında ilerici, devrimci, sosyalist kadın örgütlenmelerini oluşturmuştur.
Kadınların kendi hareketini yaratması ve bu hareketi örgütsel bir biçime kavuşturması; ve yürütmüş olduğu, örgütlü kadın mücadelesi, kadın hareketine dünya genelinde bir ivme vermiştir.
Emekçi kadınlar son yıllarda, dünyada görülen fabrika işgallerinin, grevlerin, genel grevlerin, olduğu gibi, dünya sokaklarında ortaya çıkan isyan ve ayaklanmaların da yürekli ve aktif bir gücüdür.
Kadınlar bu topraklarda son yarım yüzyılda gerçekleştirilen tüm devrimci eylemlerin çok önemli bir gücü ve yürütücüsü olarak hareket etmiştir. Gezi'nin, 6-8 Ekim'in ve bir çok devrimci eylemin en öne çıkan gücü olmuştur kadınlar. Kadınlar olmadan bu eylemlerin hiç biri gerçekleşemezdi.
Özetle Kadınlar bütün bu mücadelelerden geçerek yetkin, militan, deneyimli, teorik ve pratik olarak donanımlı bir konuma gelmiştir. Bütün bu belirlemeler kadınların kendi kurtuluşlarını elde edecek bir konuma geldiğini gösteriyor.
Kadınların mücadelesinin geldiği yer anlaşılmadan, emekçi kitlelerin toplumsal mücadelesi anlaşılamaz.
Kadınları Eve Kapatamayacaksınız
Kadınların her bireyin özgür olacağı yeni bir gelecek kurma mücadelesine etkin olarak katılan toplumsal devrim kavgasında yer almasını engellemeye çalışan gerici burjuva çevreler kadınları eve kapatmak için ısrarlı bir çaba içerisinde.
Kadınların eve kapatılması, evin mutfağın ahmaklaştırıcı ortamında tutup kadınların bu baskı ve sömürü toplumuna, bu ataerkil sisteme karşı gelişen devrim kavgasından uzaklaştırmaya yöneliktir. Bu gerici çaba ve saldırının amacı kadının ezilmişlik tarihini devam ettirmektir.
Ancak gerici güçler ne yaparlarsa yapsınlar, kadınları eve kapatmayı başaramazlar; çünkü toplumsal bir üretim biçimi olan kapitalist üretim ve büyük sanayinin gelişmesi, evin ve erkeğin, engellerini yıkarak, kadınları yeniden toplumsal üretim sürecine çekmiştir. Kadınlar fabrikalarda, iş yerlerinde erkek emekçilerle birlikte çalışıyorlar. Böylesi bir durumun doğması başlı başına bir ilerlemedir.
Kadınlar toplumsal üretim sürecine katılmakla, kendi kurtuluşlarının toplumsal koşullarına kavuşmuş oldular. Toplumsal üretimin, kadınları, toplumsal üretim sürecine katması, gericilerin, kadınları eve kapatmalarının önünde tarihsel bir engel oluşturuyor. Toplumsal üretim sürecinden geriye gidilemez.
Gerici güçler kadınları artık eve kapamaz, çünkü, bugün çok güçlü kadın hareketi, buna izin vermez; her türlü gerici anlayış, çaba ve girişime karşı sonuna kadar ve en kararlı bir savaşım verir. Dünyanın sokakları kadınların isyanıyla çalkalanır.
Yalnızca Hak Eşitliği Değil Gerçek Eşitlik
Kapitalist toplumda, kadınların hak eşitliği alanında ne denli ilerleme sağlanırsa sağlansın, insanın insanı sömürdüğü bir toplumda, hak eşitliği (biçimsel eşitlik, yaşa karşısında eşitlik) her zaman eksiktir, tam değildir ve güdüktür.
Kapitalist toplumda hak eşitliği hiçbir zaman tam olmaz. Sınıfların olduğu bir yerde hak eşitliği hep eksik olacaktır. Eksiksiz ve tam hak eşitliği için kapitalizmin sınırlarının ötesine geçmek gerekiyor.
Bugünkü toplumun ötesine geçilmediği sürece, hak eşitliği kadınların bir istemi ve mücadele hedefi olarak, bir istem olmaya devam edecektir. Buna yönelik mücadele sürecektir.
Kadınların hak eşitliği mücadelesinin ve bu konuda ilerleme sağlanmasının şu önemi vardır: Asıl sorunun hak eşitliği olmadığı, yaşamın her alanında erkekle eşitlik olduğu, gerçek eşitlik olduğu daha açık olarak görülecektir. Asıl sorun gerçek yaşamda eşitliktir. Asıl sorun, kadının özgürlüğüdür.
Bunun için de, sermayenin kadın ve erkek üzerindeki egemenliği ortadan kaldırılmalıdır.
Kadınların mücadelesi gerçek yaşamda eşitlik ve kadının özgürlüğüne dek vardırılamazsa ve yalnızca eşit hakların elde edilmesiyle bırakılırsa, hak eşitliği, kadının eşitsizliğinin üstünü örten bir örtü görevini görebilir ve kadınların gerçek eşitlik mücadelesinin önünde bir engel haline gelebilir. O halde mücadele eşit haklar mücadelesinin daha ilerisine, gerçek eşitliği elde edene, kadınlar gerçekten özgür olana dek götürülmelidir, götürülecektir.
Comments