“Erkekler kadınların özlemlerinin en kararlı muhalifleridir.”
Bebel -
Kadınların uzun mücadelelerle elde ettiği bazı ödünler, hükumetlerin kabul ettiği yasalar ya da sözleşmelerde ifadesini buluyor. Genellik ve bağlayıcılık kazanıyor. Fakat biz pratikte, burjuva iktidarların, buna uymadığını biliyoruz.
Bu yasalar ve sözleşmeler, biçimsel eşitlik çerçevesinde bazı ilerlemeler getirse de, burjuvazinin ve erkeklerin egemenliğinin fiilen korunduğunu da biliyoruz.
Yasalar ve sözleşmelerle elde edilen haklar kadınların toplumsal eşitsizliğini, kadınların toplumdaki konumunu değiştirmiyor.
Kadınların lehine yapılan kısmi ve sınırlı değişiklikler, bu yasa ve sözleşmelerin burjuva karakterini değiştirmiyor. Birçok çerçeve, durum çok açıkken bile, yapılan değişiklikleri, abartarak öne çıkartıyor, onu överek , yasa ve sözleşmelerin burjuva niteliğini gözardı ediyor.
Burjuva yasalar iki yüzlüdür. Kadınların lehine yapılan değişiklikleri göze batırırken, burjuvazinin ve erkeklerin fiili durumunu koruduğunu ve güvenceye aldığını gizliyor. Sorunun özü gözardı edilirse, geriye, burjuva yasal düzenlemelerin göstergesi kalır.
Kadınlar, çetin mücadelelerle sağladıkları ilerlemeye sahip çıkarken, burjuva yasa ve sözleşmelerin burjuva niteliğini teşhir etmelidir. Kendilerini mücadelenin yan ürünlerine bağlamadan kadınların tam kurtuluşu için mücadelesini bütün gücüyle yükseltmelidir.
Kadınların tam ve gerçek kurtuluşu yeni bir toplumun kurulmasını gerektirmektedir zorunlu olarak. Yeni bir topluma geçilmeden, kadınların toplumsal eşitsizliğin sona ereceğini söylemek küçük burjuva hayalciliğidir.
Kadınların özgürlük mücadelesi sadece yerelde, dar bir sahada değil, dünya genelinde etkin. Etkisi geçen süre içinde iyice artıyor. Kadın kurtuluş mücadelesinin geçmişi daha dar sınırlı pratiğine dayanır. Günümüzde, kadın hareketinin alanı genişlemekle kalmadı. Toplumsal pratiği düne göre çok zengin ve çeşitlilik gösteriyor. Zengin toplumsal pratiğe dayanan ileri bir kadın hareketi var. Yalnızca pratik olarak, deneyim açısından değil, teori ve tartışmalar yönünden de ileri düzeyi temsil eden, kadın hareketi üzerine yapılan değerlendirmeler de yetkin ve kapsamlı olmasıdır. Biz bunu yapıyoruz.
Burjuvazi, işçi hareketini, devrimci ayaklanmaları her defasında bastırırken, daha sonra, nasıl çok daha büyük bir hareketlerle, başkaldırılarla karşılaştıysa, kadın hareketinin gelişmesinde de böyle bir durum var. egemen sınıfı kadın hareketin bastırırken, kadın mücadelesinin yeni ve çok daha etkin atılımlarını önleyemedi. Engelleyemezdi, çünkü. Kadınları ezen kapitalizm, o güne kadar görülen en büyük eylemlerle yüzyüze geldi. Tam kurtuluş kavgası gerici burjuva şiddetin en ağır saldırıları altında da sürdü. Daha doğrusu asıl gelişmesini ve çelikleşmesini bu koşullarda sağladı. Güçlendi, önüne konan her engeli aşabilen bir duruma geldi...
Kadın hareketinde görülen yalnızca nicel bir büyüme olmamıştır. Kadınların gerçek eşitlik ve özgürlük mücadelesi nitel olarak önemli bir ilerleme kaydetti. Kavga yüklü geçen bu süreçte militanlaştı ve eylem yeteneğini güçlendirdi. Devrimin etkin bir gücü durumuna geldi. Hedefine ulaşacak bir gücü var.
Mücadelesi ve gücü ileri bir noktaya varmış olan kadın hareketinin menzile varmasını ortaya koyan ve kadınların kurtuluşunu günün temel bir görevi olduğunu ifade eden; ŞİMDİ KADINLARIN ÖZGÜRLÜK ZAMANI, havada kalan bir söz, bir slogan değildir.bunun maddi koşulları oluşmuş ve olgunlaşmıştır. Sınıflı toplumlar tarihinde ilk kez kadınların kurtuluşunun gerçekleşeceği koşullar oluştu. Bu şiarın, güncel duruma gelen proletaryanın toplumsal devrimiyle sıkı bağı var. Özelde de, kadın mücadelesinin günümüzdeki militanlığı ve büyük güce ulaşmasıyla tartışmasız ilişkisi var. bu hareket sadece yerel düzeyde bir güç değil, dünya genelinde bir güçtür. Tam Kurtuluş kavgası da yerel değil, dünya çapında bir kavgadır. O halde bu şiar tüm kapitalist dünyada , kadınların güncel devrimci görevini ve hedefini ortaya koyuyor.
Kadınlar, yüksek bir bilinç olarak da örgütlenme düzeyi ve kendi eylemlerini anında organize etme yetenekleri bakımından da Uluslar arası dayanışma ve ortak mücadele çabaları açısından da kendi özgürlüklerini gerçek yapacak bir konumda.
Kadınlar özgürlük kavgasında, uzun, sancılı ve zorlu mücadelelere rağmen isteklerini kabul ettiremediği durumlar olduğu gibi kabul ettirdiği halde bir zaman sonra yitirdiği durumlar da ortaya çıkmıştır. Bazıları, bunu, başarısızlık olarak değerlendiriyor. Bakış açıları, burjuva toplumda yapılan sınırlı iyileştirmelerin ötesine geçmeyenlerin bu şeklide düşünmelerinde anlaşılmaz bir şey yoktur. Ancak, kadınların tam kurtuluşu bakış açısına sahip olanlar, soruna başka biçimde bakar. Kadınlar bu mücadelede birleşik bir güç olarak hareket eder, eylem yeteneklerini geliştirir, örgütsel yapılarını güçlendirirler. Tek kelimeyle, özgürlüklerini gerçekleştirecek bir nitelik kazanırlar.
Bu yöndeki ilerleme, kısmi taleplerin kabul ettirilmesinden daha önemlidir; çünkü örgütlü yapılarını korumaları ve pekiştirmeleri, güçlerini eylemde birleştirmeleri ve savaş kapasitelerini arttırmaları, özgürlüklerinin temel koşuludur. Bu büyük özlemi nedeniyledir ki, kapitalist güçler ve onların devleti,kadınların devrimci örgütlülüklerini dağıtmak ve mücadelesini bastırmak, ezmek için büyük bir güçle saldırıya geçiyor.
Kadınların gerçek kurtuluşu yeni bir toplumu gerektirir. Bu çerçevede, çok açıktır ki, kadınların kurtuluşunun koşulu herhangi bir hareketi değil, devrimci kadın hareketidir. Devrimci kadın hareketinin sınıfsal karakteri işçi ve emekçi sınıf niteliği çok belirgindir. Kadın hareketi, hedefine kadın işçilerin önderliğinde ulaşacaktır.
Kadın hareketi savunma pozisyonunda değil, saldırı konumunda. Bu da, dünya devriminin yükseliş çizgisinde olmasıyla uyumlu, ilintili bir durumdur. Kadınlar, zaferimizin sesi olması bilinciyle hareket ediyor. Bu, her çatışmada kendine güven içinde davranmasını büyük bir coşku, heyecan ve devrimci ateşlilikle hareket etmesini getiriyor. Kısaca, kavgaya daha en başta üstün olarak başlamış oluyor: Fakat devrimci kavgada sonuç almak için bilinç yeterli değildir; cesaret, yüreklilik ve kararlılık da gerekiyor. Kadınlar bu niteliklerle silahlanmış olarak dövüşüyorlar. Bu kavgayı kimin kazanacağı açık değil mi?
Bugün her yerde büyüyen ve yükseliş halinde olan kadınların devrimci mücadelesi hedefe varana dek devam edeceği çok açık. En ileride yürüyenler, henüz harekete geçmeyenlerin kesin ve açık desteğini alacağı da bir o kadar açıktır; çünkü dövüşenler, kadınların en ileri ve en mücadeleci kesinleri, kadınların gerçek özlemlerini ortaya koyuyorlar.
Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi, ilk başlarda, seyrekti. Kapitalizmin ve sınıf savaşımının gelişimine bağlı olarak gitgide yoğunlaştı. Bu mücadele, kelimenin gerçek anlamıyla, her adımda göğüs göğüse bir savaşla ilerledi. Her adımında en şiddetli gerici saldırılar ve ağır baskılarla karşılaştı. Fakat yine de her koşul altında gelişmeye devam etti. Bugünkü ileri noktaya varan hareket, gerçek anlamda büyük mücadelenin sonucu ve meyvesidir.
Kadın hareketinin mücadelesini ve örgütlenmesini engellemek için elinden gelen he çabayı gösteren burjuvazi; herşeye rağmen bu hareketin gelişip, büyük bir güç durumuna gelmesini önleyemeyince, bu defa da başka bir politikayı devreye soktu. Bu politika, iktidarı ele geçirmeye hazırlayan işçi hareketine karşı da uygulandı. Fakat sonuçsuz kaldı. Bu basınç politikası kadın hareketinin karşısına çıkarıldı. Özü şudur: Kadın hareketi burjuva toplumun ötesine ve ilerisine geçmesin ve komünistlerin önderliğinde hareket etmesin. Onlar, bu yönlerinden uzaklaşmış bir kadın hareketini kabul etmeye hazırlar; çünkü bu durumdaki bir hareketi yeniden yönetebilecekler ve kendi egemenliği altına alabileceklerdir. Ancak unuttukları bir şey var; işçi hareketi gibi, kadın hareketi de öyle bir noktaya geldi ki, bu hareketin amacına varmasını önlemeye çalışan tüm burjuva politikalar başarısızlığa sürüklenmekten kurtulamazlar.
Hiçbir güç, kapitalizmin ötesine geçmemizi durduramaz. Biz, her türlü köleliği baskı ve sömürüyü ortadan kaldıracak büyük bir tarihsel hareketin, bugüne kadarki en büyük devrimin, proletaryanın toplumsal devriminin etkin bir gücüyüz.
Devrim hedefine ulaşacaktır.
Hedef, tarihin en köklü toplumsal dönüşümüdür.
Hedef, kadınların tam kurtuluşudur.
Kadınlar hedefine varacaktır.
Kıra- yıka geliyoruz.
Bizim de saatimiz geldi!
Comments