Devrimin ilerlemesi, kadınların her yerde gelişen isyanı, ayaklanmaları, kısacası, dünyaya başkaldırması kapitalist sistemin ve erkek egemenliğinin ne kadar yozlaştığını açığa çıkardı. Eski toplumun yozlaşmasının acısını asılo larak kadınlara ve genel olarak tüm ezlien ve sömürülen halk kitleleri çekiyor. Özel mülkiyete dayanan bu toplumsal düzen yozlaşmış ve ömrünü tamamlamıştır. Toplumsal düzenin ezdiği kadınlar, işçi sınıfı, gençlik, emekçi kitleler, bu toplumsal yapıyı yıkmak için her yerde eylemde, her yerde devrim fırtınası estiriyor.
Kadınların her yerde isyan ve devrim ateşi yakması temelsiz değildir. Bu baskı ve sömürü toplumu, bu yoz toplumsal düzen, kadınlara karşı şiddetlenen saldırıları ve artan kadın katliamlarıyla en isyan ettirici bir durum yaratmıştır. Yalnızca basit bir isyan ettirici bir durum değil. Somut durumu böyle koymak, gerçek durumu hafife almak, onu yumuşatmaktır. En isyan ettirici durum, bugün milyonlarca kadını ayağa kaldıran durumdur.
Kadınlar için ve emekçiler için bu en isyan ettirici durum, en patlayıcı toplumsal durumdur. Bu koşullarda, kitlelerin bulunduğu her yeri eylem alanı haline getirmesi boşuna değildir. Bugüne kadar sayısız eylem yapıldı, fakat koşullar ve durum değişmedi. Bu durumda, daha büyük daha yıkıcı-devrimci ayaklanmaların patlak vermesi kaçınılmaz. Yüzmilyonların küresel ayaklanması önümüzde.
Devrimci komünist kadınlar tarafından ifade edilen “Kadın-İsyan-Devrim” sloganı sermaye egemenliğini ve erkek egemenliğini tehdit edici bir niteliğe sahip. Ancka devrimi hedefleyen sloganlar, en isyan ettirici bir durumda kadınlara doğru bir yön gösterebilir. “Kadın, Devrim, Özgürlük!” Sloganı kadınların gerçek özgürlüğünü bir devrim sorun uolarak ortaya koyar. “Şimdi Kadınların Özgürlük Zamanı!” sloganı, özgürlüğün günün sorunu olduğunu kadın kitlelerine gösteriyor. Kadınların görüşleri, devrimi, sosyalizmi hedeflediği için egemen güç için tehditkardır. Kadınların eylemleri aynı çerçevede, bugünkü sistem için tehdit edicidir. Bugünkü toplum çerçevesini aşmayan bir hareket, baskı toplumu için tehdit olmaktan uzaktır.
Tehditi gerçeğe dönüştürmeliyiz. Bunun anlamı, mevcut toplumsal düzenin değişmesidir. Bu toplumu değiştirebiliriz. Bunun koşulları oluşmuştur. Devrimin öznesi, işçi sınıfı, kadınlar, emekçi kitleler, değişimi sağlayacak güce sahiptir. Toplumun devrimci değişiminde kadınların mücadelesi etkin bir rol oynar. Kadınların devrimci enerjisi harekete geçirilmeden ne devrim gerçekleşir, ne sosyalizm kurulabilir,ne de kadınlar özgür ve eşit olur. Bütün sorun, bu enerjinin, tüm devrimci güçlerle birlikte devrim için harekete geçirmektir. Bütün devrimci kitlelerin güç ve enerjisi devrimde birleştirilmelidir. Bu mücadele ve birleşik devrimci güçle sonuç alabiliriz.
Dünyada bütün ilerici, devrimci kitle harektelerine itilim veren, sürükleyici devrimci bir ortam var. kadınlar bu olağanüstü devrimci ortamdan etkileniyor. Bu etkiyle daha bir ileri atılıyorlar. Ama kadın hareketi sadece etkilenmek gibi edilgen bir konumda değildir; aynı zamanda bütün kitle hareketlerini etkileyen aktif, bilinçli, bilgili, birikimli ve deneyimli bir düzeydedir. Tarihin en devrimci, en yoğun-devrimci döneminden geçiyor dünya. Bu devrimci yoğunluk, kendini, kadınların mücadelesinde gösteriyor. Bu yoğunluk kendi sonuçlarını doğuracaktır: Devrimin zaferi, kadınlar için eşitlik ve kurtuluş.
Reformist kadın hareketleri kadrınların lehine verilen mücadele sonucu genel olarak kadınların durumunu etkileyecek kazanımla, peşinde koşuyor. Elde edilen kazanımlar, kadınların yaşamını etkiliyor hiç şüphesiz, fakat yapılanlar, kadınların toplumsal konumunu, yani hayatını değiştirmiyor. Aslolan kadınların hayatını değişttirmetir. Ancak toplumsal devrim topulmu ve kadınların durumunu köklü olarakdeğiştirip, dönüştürebilir. Çünkü, toplumsal devrim, insanların yaşamında radikal bir değişiklik yapmasını sağlayacak olanakları, onların eline verir.
Bu Yaşam Değişecek!
Özgürlük, kapitalizmin ezdiği sınıfların mücadelesini gerektirir. Sıradan bir mücadele değil, uzun erimli, sancılı ve son derece devrimci bir mücadele. Öyle tökezleyen bir mücadele değil, sonuna kadar tutarlı devrimci bir mücadele. Sonuna kadar tutarlı devrimci bir mücadeleyi yalnızca işçi sınıfı ve kadın işçiler sürdürebilir. Devrimci mücadeleyi her durum, ortam ve koşulda yürüterek bugünkü ileri düzeye getiren emekçi sınıflardır. Nesnel toplumsal koşullarının oluşumunun yanında, bu güçlerin ısrarlı, kararlı ve soluk soluğa verdikelri mücadeledir devrimi güncelleştiren.
Kadınların ve emekçi halk kitleleri içni özgürlük, soyut bir program formülasyonu değil, pratik olarak hayata geçmesi gereken somut bir hedeftir. Yani özgürlük havada duran bir şey değil, maddi temelleri üzerinde boy verir, serpilip gelişir. Bazı çevreler, özgürlük hedefini, maddi koşullarından bağımsız olarak düşünüyorlar. Toplumsal devrim, siyasi iktidarı ele geçirerek, üretim araçlarının özel mülkiyetini, toplumsal mülkiyete dönüştürerek, toplumu devrimci yeniden örgütlenmesini gerçek yaparak, özgürlüğü maddi temellerine oturtur. Toplum, özgürlük derecesini, kadınların özgürlük derecesi ölçütüne vurarak anlayabilir.
Konumuz bugünkü toplumsal sistemdir. Yeni bir gelecek bu toplumsal sistemin dönüşümünün sonucu olacaktır. Bu toplumun üretim ilişkileri, üretici güçlerin evrensel gelişmesine ayak bağıdır. Politik yapı, burjva devlet, emekçilerin, kadınların, gençliğin özgürlük istemiyle tam bir çatışma içindedir. Dolayısıyla, temel yapısıyla, politik yapısıyla bugnükü sınıflı toplum düzenini yıkmak, özgürleşmenin önkoşuludur. Erkekler, kadınlar üzerindeki egemenliğinin her biçimini bu günkü sistemde sürdürebilir. Bu, şu demektir ki, bu toplumsal sisteme son vermek, her biçimiyle erkek egemenliğini ortadan kaldırmaktır.
Burjuva toplum hızla çökerken, bu toplumda beslenen erkek egemenliği çatırdayıp, bugünkü aile, varolan kadın erkek ilişkileri çözülüp dağılıpken, sermayenin emekçi halk kitlelerine, erkeklerin kadınlara karşı artan saldırıları, bu egemenliğin yıkılmasını çabuklaştırmaktan başka bir sonuç yaratmaz. Gerci burjuva saldıralır, kadınlara yönelik saldırılar şiddetlendikçe, kadınlar ve tüm devrimci kitlelerin devrimci mücadelesi daha da yoğunlaşacak ve şiddetlenecektir. Bu kavgayı devrimci güçlerin kazanacağı kesin, çünkü onlar, karşılığı ne olursa olsun sonuna kadar gidecektir.
(Dünyaya Başkaldırıyoruz, 4. sayı)
Comments