top of page

Her Şey Değişecek




Devrimci tarzda mücadele ediyor, devrimci üslupla konuşuyoruz.


Yaşadığımız kapitalist dünyada bizlere yönelik baskı ve katliamlarda belirgin bir artış var. Hem bu baskılara karşı, hem de tam kurtuluşumuz için kadınlar olarak her yerde ayaklanıyor ve başkaldırıyoruz.

Bu yoğun çatışmalı süreç beraberinde kadın sorununa yönelik farklı değerlendirmeleri de getirdi. Bunun üzerinde durmak istiyoruz:

- Erkeklerin, toplumun eğitim düzeyi yükselince kadının durumu değişir mi?

Bu soruya olumlu yanıt verenler soruna sığ yaklaşanlardır. Gerçekler başka şeyleri gösteriyor. Kadına yönelik şiddette, kadın cinayetlerinde ve katliamlarında kültür düzeyi yüksek toplumlarda da azalma görülmemiş, aksine bir artış var. Eğitim düzeyi ne olursa olsun kapitalist toplum, bir baskı ve sömürü toplumudur. Bu toplumda işçiler, kadınlar, emekçiler baskı altındadır.

Biz kadınlar, erkeklerin, devletin, sermayenin ağır baskısına uğruyoruz. Asıl mesele, bugünkü üretim ilişkilerini, toplumsal ilişkileri, kadın-erkek ilişkisini değiştirmektir. Kadın-erkek ilişkisi toplumsal eşitsizliğe dayanıyor. Toplumsal eşitsizlik bu toplumun özünde var. Dolayısıyla esas mesele, bugünkü özel mülkiyet toplumunu değiştirmektir ve bu toplumsal eşitsizliğine son vermektir. Sorunun ta kalbine inmek ve köklü olarak çözmektir.

-Bir grup kadının görece “iyi” durumu tüm kadınların durumuna yansıtılabilir mi?

Tabi ki yansıtılamaz. Bir grup kadının yerel yönetimlerde, küçük burjuva partilerde vs etkin olması geneli yansıtmaz. Kadın sorununda göz önünde tutulması gereken, ülkede ve dünyadaki kadınların genel durumudur. Bir grup kadının “görece” iyi durumu, bizlerin bugünkü toplumdaki genel durumumuzu, toplumsal konumumuzu değiştirmez. Asıl hedef biz kadınların toplumsal eşitliğini sağlamak, kadının bugünkü toplumsal konumunu değiştirmektir.

-Genel anlamda biçimsel eşitlik kapitalizm koşullarında tam olabilir mi?

Kapitalizmde biçimsel eşitlik tam değildir, gelişmemiştir, denetimlidir. Bir sınıfın diğer bir sınıf üzerinde egemen olduğu bir toplumda, biçimsel eşitlik, biçimsel demokrasi tam değildir. Kapitalist toplumda hak eşitliği hiçbir zaman tam ve eksiksiz olamaz.

Dolayısıyla burjuva toplumda hak eşitliği yönünde ne kadar ileri gidilirse gidilsin, sınırlılığı aşılamaz. Hak eşitliğinin ileri olduğu ülkelerde de kadın sorunu orta yerde duruyor. Dünyanın birçok yerinde kadınlar, toplumsal eşitlikleri için ayaklanıyor. Tüm bunlar bize şunu gösteriyor: Hedef bizlerin gerçek ve tam eşitliğe ulaşmasıdır. Biz kadınların gerçek ve tam kurtuluşu uğruna mücadele bütün önemiyle öne çıkmıştır.

- Sosyalizmde kadının konumu nasıl değişir?

İşçi sınıfı, kapitalizmin ezdiği tüm insanları kurtarmadan kendini kurtaramaz. Bu nedenle işçiler, tüm ezilenleri kurtarmayı, kendi tarihi görevi olarak görür. Toplumu, sermayenin, egemenliğinden kurtarmak, devrimci sınıfın tarihi misyonudur. Sermaye egemenliğine son veren toplumsal devrimle birlikte, kadınlar özgürleşirler. Sosyalizm, bizim ekonomik olarak ezilmemize son verir. Kadına yönelik her türlü baskıyı ortadan kaldırır. Özgür gelişimimizin koşullarını oluşturur. Erkeklerle olan ilişkilerimiz, özgür bireyler olarak yeniden düzenlenir. Toplumun yeniden örgütlenmesi, sosyalizme geçişle başlar, sosyalizmin ileri aşamalarına dek devam eder. Kadınların erkeklerle ilişkilerinin yeniden ele alınması buna bağlı olarak sosyalizmin tümü boyunca devam eder. Bireyler, geçmişin kalıntılarından tamamen kurtulur.

Bizler, devrimin edilgen değil etkin bir gücüyüz. İlerici, devrimci bir güç; kendi kurtuluşunu kendi gerçekleştiren, tarihin itici bir gücüyüz.

- Kadınlar, hangi koşullarda, kendilerini çok yönlü olarak geliştirebilirler?

Biz kadınlar içinde bulunduğumuz kölelik koşullarında kendimizi özgürce geliştiremiyoruz. bizler köleliğimizin son bulduğu, toplumsal eşitsizliğinin sona erdiği, gerçek anlamda özgür olduğumuz koşullarda kendimizi tam olarak geliştirebiliriz. Ancak özgür bir ortamda, her konuda özgürce tartışabilir ve özgürce karar verebiliriz.

Bir toplumda özgürlüğün ne derece gelişmiş olduğu, kadınların, kendileriyle ilgili her konuda, kendilerinin ne kadar özgürce karar verdiğiyle ölçülür.

-Tam kurtuluşumuz, maddi üretim araçlarının ortak mülkiyeti olmadan olanaklı mıdır?

Üretim araçlarının ortaklaşılığına dayanan, bir toplumda, kadınların eksiksiz, ilerici ve tam bir gelişimi sağlanabilir. Ancak sermayenin kadın ve erkek üzerindeki diktatörlüğü sona erdirildiği, yıkıldığı zaman tam kurtuluşumuz sağlanabilir. Biz kadınlar tam da bu anlayışla, tam ve gerçek kurtuluşumuz uğruna, kapitalizme karşı devrim kavgasının en ön saflarında dövüşüyoruz.


- Reformist yol kadınların kurtuluşunu sağlar mı?

Reformist yol izleyen kadın hareketleri, burjuva düzene dokunmadan, kadınların toplumsal durumunun değişeceğini sanıyorlar. Kadının kölelik koşullarının düzenlenmesi, sadece, kadınların özgürlük uğruna mücadelesini öteler. Daha da ötesi, kölelik düzenini bazı rötuşlarla kadınlara kabul ettirmeyi amaçlıyor. Kadın hareketinin görevi, kölelik ilişkilerinde bazı değişiklikler yapmak değil, köleliğin kendisini ortadan kaldırmaktır.

Kadınların kurtuluşu, toplumun yeni baştan yeni bir ilkeye göre örgütlenmesini gerektirir. Toplumun yeni baştan örgütlenmesi, mevcut özel mülkiyet toplumuna dokunmadan, toplumu devrimci tarzda dönüştürmeden gerçekleşemez. Çok açıktır ki, kadınların kurtuluş yolu devrim yoludur.

Kadın hareketinin, kadınların lehine yasal düzenlemelerle kendini sınırlandırması yarı yolda kalması demektir. Biz kadınların gerçek özgürlüğümüz ve gerçek eşitliğimiz bugünkü toplumsal düzenin ötesinde ve ilerisinde başlar. Bu feminizmin de ufkunun ötesidir. Kadın hareketi, kadının tam kurtuluşu sağlanana dek ileri gitmelidir.

- Bu en isyan ettirici duruma başkaldırmadan kadınlar olarak kurtulabilir miyiz?

Marx, bir keresinde şöyle söyler:

“Tarihte hiç kimse yanı başındaki cinsi ezdiği için erkekler kadar alçalmamıştır.” Marx, kadınları ezdiği için erkekleri işte bu denli sert olarak eleştirir. Marx’ın sözleri içerik bakımından serttir. Bugün, kadınların erkekler tarafından ezilmesi, çok daha ağırlaşmıştır. Kadınların içinde bulunduğu bu durum en isyan ettirici bir durumdur. Bu durum karşısında Marx’ın yaptığı gibi en sert eleştiriyi yöneltmeliyiz. Eleştiriyle de yetinemeyiz, bu en isyan ettirici duruma karşı, en büyük isyanı, en büyük başkaldırıyı, en büyük ayaklanmayı başlatmalıyız. Varolan başkaldırıyı daha da güçlendirmeli ve yükseltmeliyiz.

Sadece kadınların ezilmişliği, sadece en isyan ettirici durumu yok, buna karşı kadınların her yerde eylemi var, başkaldırısı var.

Kadınlar devrimci üslupla konuşuyor, devrimci tarzda dövüşüyor

- HER ŞEY DEĞİŞECEK!


Comments


EKA3-01.png

dünyaya başkaldırıyoruz!

© 2023 by RAFTER'S. Proudly created with Wix.com

bottom of page