top of page

İsyan İsyan Yeni Yarınlara


Baskının Bütün Biçimlerini Yok Edelim


Bu toplumsal sistemin işçi sınıfına, kadınlara, Kürt halkına, gençliğe, köylülere, aydınlara, sanatçılara karşı başvurduğu, sürekli ve sistemli saldırılar gün gün artıyor. Saldırıların artması, toplumsal yapının ve onun yönetici sınıfın gücünün değil, güçsüzlüğünün göstergesidir.

Ekonomik ve politik gücü elinde bulunduranlar ezilen ve sömürülenlerin devrimci mücadelesi sonucu zayıf düştü. Kadınların kesintisiz olarak gelişen eylemleri ve başkaldırısı bu sonucun alınmasında önemli bir etkendir. Güce hükmedenler, güçsüz düştüğü için, kitleleri yönetemez ve denetleyemez duruma geldi, bu yüzden daha baskıcı ve saldırgan bir politika izliyor.

Kapitalist üretim ilişkileri, çağdaş gelişmenin önünde barikat durumunda. Çağdaş gelişme eski toplumun dar yapısına sığmıyor. Emekçi halk, kadınlar her yerde savaşıyor. Egemen sınıf, kitlelerin devrimci patlamalar ve bunun genel bir ayaklanmaya varması karşısında, ayaklarının altındaki toprağın kaydığının farkında. Bu şartlara karşı, daha ağır kapitalist şiddeti, daha ağır politik baskıyı boyutlandırarak, sınıf egemenliğini, sınıf düzenini ve çıkarlarını koruyabileceği ile hareket ediyor. Her gün yeni bir gerici burjuva saldırıya tanık oluyoruz ve yaşıyoruz.

Kadınlara yapılan saldırılar, bütün biçimleriyle en yoğun ve en aşağılık boyutlarda. Cinsel ezme ve baskı yalnızca en kaba biçimleriyle değil, aynı zamanda en incelikli biçimleriyle uygulanıyor. Tıpkı egemen ulusun, ezilen ulus üstündeki ulusal baskının hem en kaba biçimde, hem de en incelikli biçimleriyle uygulanması gibi. Kadınların bu toplumdaki, toplumsal konumunu bütün yönleriyle anlamak için, erkeklerin ve toplumun, ezme ve baskısının bütün biçimlerini göz önünde tutmalıyız.

Buradan şu sonuç kendiliğinden çıkar: Kadınları ezmenin ve baskının bütün biçimlerini ortadan kaldırmalıyız. Bu ise, insanın insan üzerindeki sömürüyle bağıntılıdır. O halde, insanın insan üzerindeki baskının bütün biçimlerini yok etmek için, insanın insan üzerindeki sömürünün her biçimini yok etmeliyiz. Bu ise, tarihin en köklü, en büyük ve en ileri gidebilen devrimini gerçekleştirmektir. Kadınlar, işçi sınıfı ve diğer ezilip-sömürülenler sonuç almak amacıyla daha büyük bir güç, enerji ve savaş kapasitesi ortaya koymalıdır. Çünkü, bugüne kadar verilen mücadele sonuca götürmedi. Egemen sınıf ve siyasi iktidar bu kadar zayıf düşmüşken, daha kolay başarabiliriz.


Başka Zamanların Sorunu


Entelektüel yetenek gücüyle, toplumsal devrimin kaçınılmaz olduğunu anlayan reformist çevreler, kadınların kurtuluşuyla, devrimin bağından daha sık konuşur oldular. Bu sonuca ulaşmalarında Dünyaya Başkaldıran Kadınların, Emekçi Kadınların etkisi var. Fakat, onlar, devrimi bugünün değil, belirsiz bir geleceğin sorunu olarak görüyorlar. Onlara bakılırsa ufukta bir devrim görünmüyor. Bakış bu olunca devrimden bahsetmek, çok kolay oluyor. Nasıl olsa bunun için somut, ciddi bir hazırlık yapılmayacak. Bu amaçla önemli sorumluluklar üstlenmiyecek. O halde rahatlarını bozmayacak bir mesafede ve propaganda düzeyinde devrimi gündeme getirmekte hiçbir sakınca yoktur.

Toplumsal kurtuluş başka zamanların sorunu olduğuna göre, bugün kadın mücadelesinin ağırlık merkezi, kadınların lehine günlük iyileştirmeler hukuksal-yasal eşitlik, sözleşmeler, vb, peşinde koşmak olabilir. Onları daha iyi anlamak isteyen, günlük pratik politikalarına bakmalı. O günlük pratik politika ki, reformlar çerçevesini aşmaz. Dolayısıyla bu çevrelerin günlük politikaları, kadınları devrim uğruna mücadeleye yönlendirmez. Kadınları gerçekten devrime hazırlayan, teori-pratikleriyle devrimci kavgaya hız veren Dünyaya Başkaldıran Kadınlar, Emekçi Kadınlardır. PRATİK DEVRİMCİ POLİTİKASI günlük mücadeleyi ihmal etmeden, kayıtsız kalmadan, başlamadan, geniş kadın kitlelerini devrime çekmektir, devrim uğruna kavga vermektir.


Yeni Yarınlar Bu İsyandan Doğar

Kapitalist toplum, kadınların ezilmesini ve eşitsizliğini, yasalar karşısında eşitlikle birleştirir. Ya da, biçimsel eşitlik, ekonomik ve toplumsal eşitliğin üstünü örter. Ekonomik ve toplumsal eşitlik biçimsel eşitlik değildir. Biçimsel eşitlikte ne kadar ilerleme sağlanırsa sağlansın, buradan, ekonomik ve toplumsal eşitliğe, yeni yaşamın her alanında eşitliğe varılamaz. Ekonomik, toplumsal, politik ve kültürel eşitlik için, özel mülkiyetin ortadan kalkması ve burjuvazinin silinmesi gerekiyor. Bu, tam da, kadın ve erkek işçilerin önderliğinde toplumsal devrimdir. Toplumsal kurtuluş toplumsal devrimin sonucunda gerçek olur.

İşçi sınıfının ve kadınların isyancılığına dayanmadan devrim hakkında bolca laf etmek çok kolay ancak, kitlelerin devrimci isyanına dayanmadan bir devrim gerçekleştirilemez. İşçi sınıfının isyancılığı toplumsal konumundan geliyor. Kadın işçilerin isyancılığı da aynı durumdan ileri gelir. Kadınlar ezilmelerine, eşitsizliğine karşı her zaman çeşitli biçim ve yollarla karşı çıktılar. İsyancılıkları buradan geliyor. Fakat bunu söylemek güncel olanı tam açıklamıyor. İşçi sınıfı -kadın ve erkek işçiler- sadece toplumsal konumları nedeniyle değil, kadınlar yalnızca ezilmişliklerinin toplumsal durumları nedeniyle değil, güncel canlı devrimci hareketleri, canlı devrimci isyanları nedeniyle de devrimin, toplumsal kurtuluşun dayanağıdır, itici gücüdür. İşçi sınıfı ve kadınlar kuşatılmış şiddet ve baskı koşullarında bile devrimci patlamalar biçiminde varlığını gösteriyorlar. En ağır kuşatmada daha isyan ediyorlar. Yeni yarınlar bu isyandan doğar.


İsyan ve Örgütlenmede Bilinçli Olmak


Kadınların, emekçilerin isyanı, salt içinde bulundukları toplumsal koşullarla açıklanamaz. Bakış açısını nesnel toplumsal sorunların gelişimiyle sınırlayanlar, güncel devrimci başkaldırıyı tam olarak aydınlatamazlar. Kadınlar, hem kendi toplumsal konumlarına bilinçlice bakıyorlar hem de yeni bir gelecek mücadelesine. Kadınların tarihe ve toplumların gelişimine yaklaşımları eleştireldir. Bu, bilinçli, bilgili eleştirel bakıştır. Bunun mücadeleye etkisi şurdadır: Eleştiri, mücadelenin önünü açıyor, mücadeleye ufuk ve perspektif kazandırıyor. Dahası, eleştiri, mücadelenin, dolayısıyla tarihin itici gücüdür. Kadın hareketi eleştiriye dayanmasaydı, bu kadar yol alamazdı. Kadınların eleştirel bakışı, marksist teoriye, diyalektik ve tarihsel materyalizme dayandığı için, kadınların toplumsal konumunu tamamen değiştirmeyi amaçladığı için, hareketin itici gücüdür. Kadınların eylemleri; başkaldırısı geniş kadın kitlelerini harekete geçirme gücüne sahiptir.

Kadınların eleştirilerinin ve isyanlarının etki gücünü daha iyi anlamak için, onu sosyalizme ve kadınların kurtuluşu bakış açısına oturtmalıyız. Hedefte yeni bir toplum, kadınların tam kurtuluşu yoksa, eylemler, kör eylemcilikten öteye gitmez. Kadınlar, temel devrimci hedefler olmadan, yeni yarınlara ulaşma hedefi olmaksızın, isyanları, zamanla tüm etkisini yitirir. İsyanların gelişmeye açık olması, amacımız olan sosyalizmin cazibesinden ileri geliyor. Anlaşılacağı gibi, kadınların isyancılığı ve devrimciliği yüksek bir teorik ve politik bilince dayanıyor. Örgütlenmeler son derece ileri bir bilinçle gerçekleştiriliyor. Yine her hangi bir pratik anında, bilinçlice organize ediliyor. İsyan, devrim ve özgürlük kavgasında bilinçli davranış ön plandadır.


Sosyalizmin Çekiciliğini Zayıflatmayalım


Bilinçsiz yaklaşım, savunduğumuz görüşlerimizi zayıf savunmaya düşürüyor. Kendilerine sosyalist diyen bazıları var ki, sosyalizmi başkalarına, hasımlarımıza karşı savunayım derken, onun içeriğine zarar veriyor. Kadınların kurtuluşu ile sosyalizmin bağını kurarken, sosyalizmi kabalaştırıyor, onun tüm zengin gelişimini, zengin özelliğini, canlılığını, etkisini ve çekiciliğini ortadan kaldırıyor.

Sosyalizm, insanın eksiksiz ve insani gelişiminin koşullarını oluşturur. Böylece çok yönlü ve insani gelişmeyi güvence altına alır. Fakat kadınların eksiksiz ve insani gelişmesi olmadan, insanın kendini tam olarak geliştirmesinden söz edilemez. Kadınların eksiksiz, tam, gerçek kurtuluşu, sosyalist toplumun kuruluşunun koşuludur.

“Proletarya diktatörlüğü yalnızca işçi sınıfı kadınlarının yoğun ve etkin katılımıyla gerçekleşebilir.” (Komintern Kuruluş Kongresi – 1919)

Kadınların eksiksiz kurtuluşu, sosyalizmin kuruluşunu sağlamakla kalmayacak, sosyalizmden, üst aşama komünizme geçişin de temel bir koşulu olacaktır.

Yukarıda aktardığımız görüş, yüzyıl önce söylendi, sosyalist toplumun Sovyetler Birliğiyle sınırlı olduğu bir zamanda ortaya kondu. Öncesinde, sosyalizme ilişkin görüşler, teorik olarak konuyordu. Soyut düzeyde, program bakışıyla ele alınıyordu. Bugün halen böyle ele alanlar var. Halbuki sosyalizm, bir toplumsal sistemdir. Kadınların kurtuluşu için söylenen her şey, pratik olarak uygulanma alanına konmuştur. Kadının sosyalist toplumdaki güncel durumu hakkında çok şey söyleyecek konumdayız. Sosyalizme geçildikten ve sosyalizm bir toplumsal sistem olduktan sonra orada kadınların edindikleri yeni konumlarının etkisiyle dünya kadın kurtuluş hareketleri büyük bir atılım yaptı. Kadınların görüşünde köklü bir değişim oluştu. Bu ülkelerde, sosyalizmin bir tarihi oluştuysa, bu, kadınların sosyalizme yoğun ve tam katılımı ve yaşamın her alanında gerçek özgürlüğü ve gerçek eşitliği sağlandığı içindir.

Kadın hareketi, bu toplumun şiddet ve baskısının kuşatmasında ilerliyor, ama durmadan ilerliyor. Bu toplum, kadınların şakağına dayanmış bir silahtan başka birşey değildir. Bu toplumu yıkmak, bu yüzden kadınlar için yaşamsaldır. Ama bunun için büyük riskleri göze almak gerekiyor. Birçok şeyi riske atmadan özgürleşeceğimizi, düşünmemeliyiz.

“Her insanın ve halkın hayatında bir an gelir ki her şeyi kazanmak için herşeyi tehlikeye atmak gerekir. O an geldi. Proletarya kadınlar hazırlanın” (Clara Zetkin)

Proleter kadınlar en öne!


Comments


EKA3-01.png

dünyaya başkaldırıyoruz!

© 2023 by RAFTER'S. Proudly created with Wix.com

bottom of page