Bu yazının yazıldığı tarih itibariyle (04.07.2020) Türkiye’de koronavirüs (covid-19) toplam vaka sayısı 204 bin 610, can kaybı 5 bin 206 oldu.
Kadınlar açısından salgın günlerinde artan rutin ev işleri ve bakım yükünün, dışarıdaki işin de eve taşınmasıyla katlanılamaz hale geldiği açık. Kadınlar sadece bir halk sağlığı krizinden değil, aynı zamanda artan iş yükünden, işsizlikten ve açlıktan sağ çıkmaya çalışıyor. Bir yandan ev içinde artan iş yükü, bir yandan ilk işten çıkarılanlar olmak, bir yandan ise ev içindeki şiddetin artması... Aslında kadınlar kendilerini iki kat ezen düzenin çarkları arasından sağ çıkmaya çalışıyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), “Covid-19 Döneminde Kadın İşgücünün Görünümü” başlıklı bir rapor hazırladı. Rapora göre koronavirüs döneminde her iki kadından biri işsiz kaldı, işsiz kalan kadın sayısı 1 yılda 5 katına çıktı.
Salgın sürecinin kadınlar üzerindeki etkisi 5 ana başlık halinde raporlaştırıldı. Buna göre,
* Kadınlar Covid-19’un yarattığı işsizlikten ve istihdam kaybından daha fazla etkileniyor.
* Kadınlar işgücü piyasasından daha hızlı çekildi ve kadın istihdamı daha hızlı daraldı.
* Kadın işgücü yüzde 11, kadın istihdamı yüzde 9 azaldı.
* Covid-19 döneminde geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3 oldu.
* İşbaşında olmayan kadınların sayısı bir yılda 5 katına çıktı.
Elbette salgın; kadın erkek tüm işçileri etkiledi, ancak bu süreçte kadın çalışanların olumsuz etkilenmesinin daha fazla olduğu raporda da açıkça ortada.
Rapora göre Mart 2019- Mart 2020 arasında kadın işgücünde yüzde 11, kadın istihdamında yüzde 9 azalma olduğu, koronavirüs döneminde ise genel anlamda kadın işsizlik oranının yüzde 45.3 olarak hesaplandığı belirtildi.
Kadınlar İşgücüden Daha Fazla Çekildi
TÜİK verilerine göre toplam işgücü son bir yılda 2 milyon 235 bin azalarak 32 milyon 339 binden 30 milyon 104 bine geriledi. Kadın işgücünde ise daha büyük bir daralma söz konusu. Son bir yılda toplam işgücü yüzde 6,9 ve işgücündeki erkeklerin sayısı yüzde 4,9 azalırken işgücündeki kadınların sayısı yüzde 11,1 oranında azaldı. Kadınlar işgücü piyasasından çekildi, istihdam dışında kaldılar ve iş aramaktan vazgeçtiler.
Her Dört Kadından Biri Çalışıyor
Mart 2019-2020 arasında istihdam edilenlerin toplam sayısı 1 milyon 662 bin azalarak 26 milyon 133 bine geriledi. İstihdam edilen erkeklerin sayısı bir yılda 858 bin azalarak 18 milyon 11 bine, kadınların sayısı ise 804 bin azalarak 8 milyon 122 bine geriledi. Son bir yılda istihdam edilenlerin toplam sayısı yüzde 6, istihdam edilen erkeklerin sayısı yüzde 4,5 azalırken istihdam edilen kadınların sayısı ise yüzde 9 azaldı. Kadınların istihdam oranı bir yılda 3 puan azalarak yüzde 28,5’ten yüzde 25,5’e düştü. Böylece çalışma çağındaki her dört kadından sadece biri istihdama katılmış oldu.
Geniş Tanımlı Kadın İşsiz Oranı Yüzde 45.3
Kadın işsizliği hem dar hem geniş tanımlı işsizlik türünde erkeklerden daha yüksek. DİSK-AR’ın kullandığı geniş tanımlı işsizlik metoduna göre Mart 2019’da yüzde 27,3 olan kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 32,1’e yükseldi. ILO’nun eşdeğer tam zamanlı istihdam kaybı metodundan yararlanarak hesaplanan Covid-19 etkisiyle revize geniş tanımlı işsizlik oranı ise Mayıs 2020’de genelde yüzde 39,4, erkeklerde yüzde 35,2 ve kadınlarda yüzde 45,3 olarak gerçekleşti.
Çalışan Kadın Sayısı Yüzde 21 Azaldı
Covid-19 döneminde kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamalarının yoğunlaşmasıyla birlikte işbaşında olanların sayısında ciddi düşüşler meydana geldi. Mart 2019’da 8 milyon 663 bin olan işbaşındaki kadınların sayısı Mart 2020’de 1 milyon 818 bin azalarak 6 milyon 845 bin oldu. İşbaşında olan kadınların sayısı bir yılda yüzde 21 oranında azaldı.
Bu veriler önümüzde böyle sıralanırken herkesin malumu evde kalınan dönemde kadınlara uygulanan şiddet de arttı. Salgın sürecinde ‘evde kal’ çağrıları bir sağlık tedbirinin zorunlu hali iken kadınlar kendilerine şiddet uygulayan erkeklerle bir arada yaşamak zorunda kaldı. Araştırmalara göre; dünya genelinde Kanada, Almanya, İspanya, Birleşik Krallık ve ABD’de de aile içi şiddette ve sığınma evlerine olan talepte artış söz konusu. Türkiye’de ise kadına şiddette, salgın sürecinde yüzde 27.8'lik bir artış yaşandı.
İnfaz yasasındaki düzenleme ile kadına şiddet uygulayanlar, hatta kadınları öldürenler yeniden aramıza karıştı. Koronavirüs (covid-19) salgınında dinci-gerici iktidarın derdi ve icraatı, cinsel istismar faillerini, tecavüzcüleri, tacizcileri aklamak ve salıvermek oldu.
Tüm bunlar karşımızda dururken İstanbul Sözleşmesi tartışmaları yeniden gündeme geldi. Böylece dinci-gerici iktidar kadın düşmanı özünü bir kez daha göstermiş oldu.
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılabileceğine dair açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kurmaylarına, “Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur” talimatı verdiği iddia edildi.
İstanbul Sözleşmesi üzerine daha önce de yazmıştık. İstanbul Sözleşmesi uygulanacak ve denetlenecek olsa, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin azalacağı ortada. Ancak o zaman da belirttik tek başına yasaların hiçbir hükmü yok. Sorun toplumsal bir sorun ve içinde yaşadığımız toplumsal koşullar yani kapitalist sistemin kendisi bu sorunu üretiyor. Hem çalışıp hem ev işlerinden sorumlu olmamız, hem ilk işten çıkarılanlar olmamız, hem şiddetin birincil mağdurları olmamız bunu gösteriyor.
Kapitalizmin bizi koyduğu yer ve iktidarın tüm bu saldırılarına karşı en az iktidar kadar net davranmak ve mücadelemizi büyütmek zorundayız. Bizi ya açlıktan ya da şiddetten ölüme mahkum eden kapitalist sistemin virüsten daha tehlikeli olduğunu her gün kendi yaşamlarımızda görüyoruz. Bu virüsten kurtulmanın yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğini hatırlatarak çağrımızı yineleyelim, gelin hep birlikte bu virüsten kurtulalım.
Comments