Kadın Hareketi Yıkıcı-Devrimci ve Özgürleştirici Bir Güçtür
- Dünyaya Başkaldırıyoruz
- 18 May 2021
- 4 dakikada okunur

Kadınların özgürleşme potansiyeli kapitalist dünyanın her noktasında harekete geçiyor. Eylemler yoğunlaştıkça, daha büyük bir potansiyel açığa çıkıyor. Özgürleşme potansiyeli, toplumsal yaşamın her alanında burjuva politik yapıyla, sosyo-ekonomik kurumlarla çatışma içindedir.
Kadın kurtuluş mücadelesinin etkisi dünyada her geçen gün artıyor. Fakat daha etkili olması ve bu etkinin sonuç üzerinde belirleyici olması bilinçli hedefin belirlenmesine bağlı. Kadının bu toplumdaki konumunun tamamen değişmesi, hayatın her alanında özgürlüğün ve gerçek eşitliğin sağlanması bilinçli bir hedeftir. Kadınların özgürleşme potansiyelini ve devrimci enerjisini sonuç alıcı biçimde harekete geçiren bilinçli hedeftir.
Kadınların özgürleşme uğruna dövüşürken ortaya koydukları yaratıcılık, kitle yaratıcılığının iyi bir örneğidir. Kadın hareketi eylem ve örgütlenmede zengin örnekler sergiledi. Her ülkede yapılan eylem çeşitliliği olsun, küresel çapta birlikte örgütlenen eylemlerde olsun, harekete yeni bir itilim veren, yeni bir hareket noktası yaratılıyor. Büyük tarihsel olaylar, kitle yaratıcılığının çok zengin ve ileri örneklerini açığa çıkarır. Dün olduğu gibi, yarın da, büyük tarihsel olaylarda kadınların yaratıcılığının harika örnekleriyle bizi tanıştıracağı kesindir. Bugüne dek devrimlerde kadınlar kitle yaratıcılığının ve kitle kahramanlığının etkileyici örneklerini ortaya koydu. Bunlar hangimizi etkilemedi ki. Bizler de daha iyi dövüşeceğiz ve sonrasına yol gösterecek, eylemde, kitle kahramanlığında, örgütlenmede yeni harikalar yaratacağız.
Kadının özgürleşme mücadelesi amacına ulaşabilir. Bunun tarihsel koşulları oluşmuştur. Kadınlar yirminci yüzyılla birlikte özgürleşme çağına girdi. Yirminci yüzyılda başlayan proleter devrimler çağıyla birlikte genel olarak toplumsal kurtuluş -insani özgürleşme- çağı başladı. İnsani özgürleşmenin genel koşulları oluştuğu içindir ki, kadının özgürleşmesi olanaklı oldu. Önceki tarihsel dönemlerde, insani özgürleşmenin koşulları oluşmadı.
Özgürleşmenin genel koşulları oluşmadığı için, kadınların büyük çabaları bu noktaya varamadı. Kapitalizm, maddi koşulları geliştirerek, tarihsel olarak ileri bir rol oynamıştır. Gelişmiş maddi koşullar, insani özgürleşmenin, bununla bağıntılı olarak, kadınların özgürleşmesinin kolaylaştırmıştır. Maddi koşullar kendiliğinden özgürleşme bütün zamanların en büyük ve köklü toplumsal dönüşümüdür. Yeni toplumun doğuşu, uzun, sancılı ve şiddetli bir süreçtir. İnsanlığın, kadınların özgürleşme kavgası bu maddi zeminler üzerinde veriliyor. Kadınların önüne ne kadar engel çıkarılırsa çıkarılsın, özgürleşme kavgası, amacına ulaşacaktır.
Günlük mücadeleden uzak durmak, insanı edilgenleştirir. Fakat, günlük, tek tek faydalar için mücadele bizi temel hedeflerden, ana amaçtan uzaklaştırır. Sürekli geçici faydalar peşinde koşan reformistlerin konumuna düşürür. Esas olan büyük amaç uğruna mücadeledir. Bizi amaca götüren zaferimiz kesinken, günlük kaygılarla hareket etmek niye?
Özgürleşme mücadelesinde, henüz amaca ulaşamazsak da, bu yolda çeşitli kazanımlar elde ederiz. Mücadele kazanımlarımızın başında gelenlerden biri savaşma, çelikleşme, yetkinleşme yeteneğidir. Özgürlük, savaşım yeteneğine sahip insanlarla kazanılır. Bu savaşta, asıl kazanım, özgürlük için savaşan devrimci kadınların varlığıdır. Özgürleşme temel hedefi ve bu hedefi gerçekleştirecek kadınların varlığı ve savaşı, günlük başarılardan daha önemlidir.
Kadınların, özellikle ve esas olarak kadın işçi hareketinin özgürleştirici gücünü anlayamayan bazı kadın çevreleri, bu hareketi yasal düzleme çekme çabasında. Kadın mücadelesini yasal alana çekmek onu sınırlandırmak, özgürleştirici, dönüştürücü gücünden yoksun bırakmaktır. Yasallık sınırlarını ne kadar genişletirsen genişlet, sistemin sınırlarını aşamazsın. Kadınlar, bugünkü güce kolay ulaşmadılar. Bu gücü devrim ve özgürleşme için kullanmalıdır. Kadınlar bakış açılarını, gücünü, mücadelesini sınırlayanlarla yollarını hemen ayırmalıdır.
Kadınlar, kendi gücünü, kapitalizme başkaldıran kitlelerin gücünün yanına koyarak oluşan birleşik devrimci güçle sömürüye, ücretli emeğe dayanan ekonomik ve toplumsal sistemi yıkmaya yöneltmelidir. Çünkü ekonomik ve toplumsal sistemin insanlar üstünde belirleyici bir etkisi var. Kadınlarla erkekler arasındaki bugünkü ilişkiyi değiştirmek için bugünkü ekonomik ve sosyal yaşamı değiştirmemiz gerekiyor.
Bir hareketi değerlendirirken, onun en ileri, en uç noktasından hareket ederiz. Çünkü hareket en ileri, en aşırı, en uç noktasında mücadeleye bir itilim verir, hareketi daha ileriye götürür ve bir kaldıraç rolü oynar. Kadın mücadelesi değerlendirirken aynı anlayıştan yola çıkarız; çünkü, bu hareketi ileriye taşıyan, geniş kitleleri etkileyen bu hareketin en uç noktaya varmasıdır. Kadınların özgürlüğü, hareket en ileri noktasına varınca gerçekleşir. Devrimci mücadele en ileri, en uç noktasına götürülürse, devrime dönüşür. O halde, kadın hareketini yasal düzlemde tutarak, onu ılımlı, iyileştirmeci çerçeveyle sınırlayarak, temel hedefe ulaşılamaz. Görevimiz çok net: Hareketi bütün gücümüzle en ileri aşamasına vardırmak. Hareket; isyan, ayaklanma biçiminde devrimci başkaldırısıyla çok ileriye, hedefe varır.
Kadın hareketi yalnızca, pratik mücadelede değil, bilgi, düşünce, bilinç olarak da ileri düzeydedir. Kadının toplumdaki konumu bütün yönleriyle açığa çıkarılmasına yönelik bilgileri daha da derinleşiyor. Kadının konumu sorununun özüne inilerek elde edilen her bilgi, kadının durumunu değiştirmek için kullanılıyor. Nasıl ki doğa hakkında edindiğimiz bilgi, onu değiştirmek, üstünde etkin olmak için kullanıyorsak, kapitalist toplum ve bu toplumda ezilen ve sömürülenlerin durumunu ortaya çıkaran her bilgi ve değerlendirmede bu toplumu dönüştürmek için kullanılır. Kadınlar özgürleşme hedefi yönünde ilerlerken derinlikli, doğru, sağlam bilgi ve düşüncelere dayanıyorlar.
Bu toplum bireye, kadına, emekçilere yabancılaşmıştır ve onların karşısında yer alır. Onlara egemendir. İnsanları toplumun baskısından kurtarmak emekçiler, kadınlar, gençlik için temel görevdir. İnsanları kapitalist toplumun baskısından kurtarmak geleceğe bırakılmamalıdır. İnsanları kapitalist kölelikten kurtarmayı ileriye bırakmak, bugün açısından kitleleri pasifleştirmek demektir. Hayır sermayeden özgürleşme, baskı toplumunu yıkmak ileriye, başka zamanlara bırakılamaz ve bırakılmamalıdır. Devrim ve özgür koşullara kavuşma bugünkü devrimci mücadelenin ertelenemez, temel görevidir.
Kadınların kurtuluşu, gerçek eşitliği, kadınların geniş bir kesiminde derin bir kök saldı. Toplum üzerinde büyük bir etki bıraktı. Kadınların özgürlük hareketi dünyada çok popüler. Hareketin bu denli popüler olması, kadınların mücadelesinin her zaman canlı olmasını, tartışmaların yoğunlaşmasını ve etki gücünün artmasını beraberinde getiriyor. Kadınların kurtuluş mücadelesi dünyada bu kadar etkinken, bugünkü baskı toplumu, bu hareketi bastıramaz, ilerlemesini engelleyemez.
Kapitalist toplumsal sistem, her yerde özgürleşme hedefiyle örgütlenen, başkaldıran, çatışan kadınların mücadelesini bastırmak için, baskının her biçimine başvuruyor, her adımında kadınların önüne yeni engeller çıkarıyor, fakat yine de başarısızlığa sürüklenmekten kurtulamıyor. Baskı sistemi neden başarısız; çünkü kadınların özgürleşmesi insani özgürleşmedir: İnsani özgürleşme insanlığın büyük ve uzun serüveninin daima hedefi olmuştur. Çünkü, insani özgürleşmenin tarihsel koşulları oluşmuştur ve bu yöndeki mücadele evrensel gelişme yönünde ilerliyor. Bu yüzden insanı özgürleşme mücadelesi, kadınların özgürleşme mücadelesine karşı yapılan her girişim, kurum ve araç yenilmeye mahkumdur.
Kadınların özgürlük hareketini, artık engelleyemeyeceği anlayan burjuvazi, bu defa da, onu kendi denetimi altına almaya çalışıyor. Burjuvazinin amacı, kadın hareketiyle, sosyalizmin bağını koparmak, işçi sınıfı partisinden uzaklaştırmak ve bu yolla, onu denetleme olanağını yaratmaktır. Çünkü biliyorlar ki, sosyalizmle bağları koparılan bir hareketi, denetlemek daha kolaydır. Sonuç, kadınların ezilmişliğinin ve eşitsizliğinin sürüp gitmesidir. Fakat, burjuvazinin, baskı toplumunun bu politikası da başarısızlığa uğrayacaktır. Çünkü kadınlar yüksek bir bilince sahip. Kurtuluş hedefi yönünde net bir bilinç taşıyorlar. Hiçbir burjuva ve küçük burjuva çevre, kadınları sosyalizm ve özgürlük hedefinden uzaklaştıramaz.
Sınıflı toplumlar, kadınların ezilmişliğini ve eşitsizliğini kendi yararına gördükleri içindir ki, her gelen toplum kadının köleliğini devam ettirmiştir. Kapitalist toplumun, öncekilerden farkı, kadının gerçek eşitsizliğini, yasal eşitlikle birleştirmiştir. Kadının köleliğini, çifte kölelik olarak devam ettirdi: Erkeğin kölesi ve ücretli köle. Bu sorunda, diyalektik, baskı toplumunun bir tuzak hazırlamıştır. Dün egemen sınıfa, baskı toplumuna yarar sağlayan kadınların ezilmesi, bugün bu sömürü ve baskı toplumunun ve erkek egemenliğine karşı yöneltilmiş bir silahtır. Ezilen ulus ve halkların durumunda olduğu gibi, kadınlar bugünkü toplumun karşısında yer alan yıkıcı-devrimci bir güçtür. Devrimci bir sınıf olan işçi sınıfı, bütün yıkıcı, devrimci güçlerin mücadele birliğini sağlayarak, bu birleşik yıkıcı devrimci gücü eski toplumu yıkmaya yöneltmelidir.
Comments