Kadın İşçiler: Mücadelenin İtici Gücü
- Dünyaya Başkaldırıyoruz
- 6 Kas 2022
- 5 dakikada okunur

Umut Öldü!
Yaşasın Gelecek Umudu!
Kadın hareketinin tekrarladığı bir ifade, bir güç olmalarıdır. Kadın hareketinin bir güç olduğu, sınıfsal temelde açıklanmazsa, tam anlamına kavuşamaz. Kadın hareketi, ağırlıklı olarak küçük burjuvalardan oluşuyorsa bu gerçek bir kadın hareketi ve gerçek bir güç değildir. Çünkü küçük burjuvazi, bağımsız hareket edemez. Dolayısıyla, onlardan oluşan bir güç gerçek ve bağımsız bir güç değildir. Küçük burjuvazi, ya burjuvaziye bağlı olarak hareket eder ya da işçi sınıfına bağlı olarak hareket eder. Küçük burjuvazi, toplumun iki karşıt ve ana sınıfının dışında, bağımsız bir politik çizgi izleyemez.
Feminist hareketin ve diğer reformist hareketlerin durumu budur. Bu hareketler ağırlıklı olarak küçük burjuva kadınlardan oluşuyor. Emekçi hareketinden kadınlar burada önemli bir yer tutsa bile hareket anlayış olarak, küçük burjuvazinin toplumsal konumundan hareket ediyor. Bu yüzden de bu sınıfın açmazlarından kurtulamıyor.
Kadınların kurtuluş kavgasının harekete geçirici enerjisi ve itici gücü kadın işçilerdir. Kadın işçiler, toplumsal-sınıfsal konumları gereği, mücadeleyi samimi olarak, sonuna kadar götürecek olan, eski dünyayı yıkacak ve yerine yeni ve daha yüksek bir dünya kuracak olan gerçek güçtür. Devrimci komünist kadın hareketi de gerçek kadın hareketidir. Genel kadın hareketine öncülük etmek ve devrimi başarmak, kadın işçilerin tarihsel görevidir. Bu, aynı zamanda, kadınların güncel görevidir.

Coşkunun Yarattığı İtici Güç
Kadın hareketinde, eylemlerde ve ayaklanmalardaki büyük coşku her yerde, hemen göze çarpıyor. Oysa ki günlük yaşamda, o kadar ağır bir baskı, şiddet, katliam ve kuşatmayla karşı karşıya kalınıyor ki... Bütün bunlara rağmen, bu sırada bile eksilmeyen bir coşku gösterilmesi, çok etkileyici bir durum. Kadın hareketinin bu coşkusal özelliği, hareketin kendisinin daha ileri gitmesi için itici bir rol oynuyor.
Bu coşku nereden geliyor? Bu, kadınların tam kurtuluşları uğruna mücadeleye atılmasından ve aynı mevzilerde birlikte savaşmalarından ileri geliyor. Bunun temelinde, verilen kavganın devrimci içeriği var. Sosyalizm uğruna mücadele var. Sosyalizm, her zaman, insanlar üzerinde coşkulandırıcı bir etki yaratmıştır. Tıpkı 1917-1920 yıllarında olduğu gibi.
“Munfard Marot’un Rusya’daki Sovyetler ve 1918’de İngiliz Esnaf Birliği sosyalizm konusunda duyduğu coşkuyu anımsatıyordu.” (Sheila Rowbotham)
Kadınların Kurtuluş Kavgası Kapsamlı ve Derinliklidir
Yeni bir topluma geçiş, her yönden bir zorunluluk olmuştur. Bir devrim için gereken nesnel ve öznel koşullar bir araya gelmiştir. Yeni bir toplum fikrinin kadınların bilincinde kök salması, bu toplumların öznel koşulun oluştuğunu ve olgunlaştığını gösteriyor. Bu, kadının bilincinde köklü bir değişim anlamına gelir. Kadınların değişen bilinci ve eylemliliğinin artması, yeni bir toplumun doğmakta olduğunun ve doğumu gerçekleştiren devrimin bir habercisidir. Ancak kadın hareketinin ulaştığı ileri düzey ve niteliği bir haberci olmaktan daha fazlası ve daha ilerisidir. Kadınlar yeni bir toplumun politik gücü, eylemcisi ve örgütleyicisidir.
Kadın hareketinin teorik ve pratik olarak, devrimin bilinçli bir öznesi olması, dar anlamda yalnızca, kadınların kurtuluşunun bir ölçütü değil, emeğin kurtuluşunun da bir ölçütüdür. O halde, kadınların gelişen mücadelesi daha kapsamlı ve derinlikli olarak değerlendirilmelidir.
Kadın İşçiler İçten Devrimcidir
Bir zamanlar Amerika’dan Lizzie Holmes şöyle diyordu:
“Bizim gerçekten içten kadınlara gereksinimimiz var; insanlığın acılarını, bir zamanlar bizim için biçilmiş yapay rolleri, yapay alçakgönüllülüğü; yapay cehaleti tamamen kurtaracak kadar yüreğinin derininden hisseden, özgürlük ve sefalet adına konuşup çalışma isteği duyan kadınlara.” (Aktaran, Sheila Rowbotham)
Bu kadınları, burjuvazi ve küçük burjuvazi arasında aramak boşunadır. Bunların arasında ancak, emekçi kadınların geçici yol arkadaşları çıkar. Emekçilerle bir süre yürüdükten sonra, beraberliğe son verir, mücadele saflarını terk ederler.
Hareketi, bütün içtenliğiyle, sonuna kadar götürcecek olan kadın işçilerdir. Çünkü onlar, toplumsal, sınıfsal doğaları gereği, kapitalizme karşı mücadeleyi sonuna kadar götürecek konumdadır. Çünkü onlar, işçi sınıfı kadınları olarak kapitalizmin ezdiği tüm kitleleri, tüm sınıfları kurtarmadan kendilerini kurtaramazlar.
Yeni Bir Gelecek Umudu
Kadınların yeni bir gelecek umudu zayıflamıyor, tersine güçleniyor. Bu toplumdan ise hiç umudu yok. Nasıl olsun ki? Kadınların ezildiği ve eşitsiz olduğu bir toplumda, insani ve özgür yaşam için ne gibi bir beklentisi olabilir ki? Kendilerine karşı bunca baskı, saldırı ve şiddetin uygulandığı bir toplumda, geleceğe dair bir beklentilerinin, bir umudunun olduğunu kim iddia edebilir ki?
Fakat kadınların yeni bir topluma, yeni bir geleceğe, yeni bir yaşama olan umutları sürekli büyüyor. Bir umut tükenirken yeni bir umut doğuyor. Çünkü birincisi, yeni bir toplumun maddi koşulları oluştuğu -gerçekten oluştuğu- maddi koşullar yeni ve daha yüksek bir topluma geçiş için bir bütün olarak olgunlaşmıştır. İkincisi kadınların ve diğer tüm ezilen sömürülenlerin yeni bir gelecek uğruna eylemleri gelişiyor, güçleniyor, yükseliyor. Yeni bir gelecek umudu büyüyor. Çünkü eylemler büyüyor.
Eylem Umudun Anasıdır!

Kadın Heyecanıyla
Yeni bir Dünya Mümkündür
Dünyayı değiştirme temel devrimci hedefini sıkça yineleriz. İnsanları eylemden eyleme koşturan, uğrunda her gün yeniden ve yeniden dövüşülen bu hedef, işçi sınıfının tarihsel devrimci misyonudur.
Dünyayı değiştirme, kadınlar için çifte zafer demektir. Sermayenin ve erkeğin egemenliğinden kurtulma. Dünyayı değiştirme, yeni ve daha üstün bir topluma geçiş, yani kadınların kuruluşunu gerçekleştiren sosyalizm uğruna mücadele, kadınların büyük bir heyecanla ve yüksek bir bilinçle benimsedikleri mücadeledir.
Dünyayı değiştirme, yani yeni bir toplum kurma kavgası ele alınırken unutulan ya da göz ardı edilen, bunun kadınların heyecanı olmadan mümkün olmadığıdır. Bugüne kadar kadınların heyecanı olmadan gerçekleşmiş büyük bir tarihsel olay yoktur. Ama bu kez kadınların heyecanı en üst düzeye çıkmış durumda. Çünkü tarihte, ilk defa, bu büyük devrim, bu büyük toplumsal dönüşüm kadınların kurtuluşunu gerçek yapacaktır.
Bir anlık ya da bir alanda duyulan geçici bir heyecandan söz etmiyoruz. Her zaman var olan, hiç azalmayan bir heyecanı anlatıyoruz. Kadın heyecanıyla yeni bir dünya mümkündür.
Kadınlar Açısından Bakılmalı
Kapitalizme karşı gelişen mücadeleye kadınlar açısından bakılmalı. Sürece, kadınlar açısından, onların kurtuluş kavgası açısından bakıldığı zaman bize bir değerlendirme ölçütü verir. Sınıf örgütlerine (siyasi, sendikal, komite ve konseyler) ezilen cinsiyet açısından bakılmalı. Fakat hangi düzeydeki kadınların gözüyle bakılmalı? Feministler ve birçok reformist siyasi grup, ortalama kadının bilinciyle, onun yönünden bakıyorlar olaylara, mücadeleye ve örgütlere. Doğru, sağlam, ileri bir değerlendirme için, kadınların en ileri, en bilinçli, en örgütlü olanların bilinci esas alınmalı. Her tarihsel dönem ancak, dönemin en ileri bakış açısıyla, en ileri değerlendirilmesiyle doğru olarak anlaşılabilir. Ortalama yaklaşım, dönemin en ileri hareketini, en ileri düşüncesini yansıtmaz. Doğmakta olanı gelmekte olanı, haber veren dönemin en ileri, hareketleri ve en ileri düşünceleridir.
Toplumsal değişime de, sosyalizmin kuruluşuna da kadınlar açısından bakılmalı. Kadınların özgürlük derecesi toplumun özgürlük derecesini gösterir. Kadınların toplumsal konumunda değişim, toplumda yapılan toplumsal dönüşümün ölçütüdür. Değişim bu ölçüte vurulmuştur.
Eylemlerin Tutuşturucu Etkisi
Kadınların hareketi, son yıllarda yüksek bir hareketlilik, yoğun bir eylemlilik sürecine girdi. Yüksek eylem kapasitesi ve bunun pratikte eyleme geçmesi kadınların kurtuluş kavgasına büyük bir itiş veriyor. Kadınların sık sık sokağa çıkması, sürekli isyan etmelerinin ciddi nedenleri var. Bu neden, kadınların içinde bulundukları, en isyan ettirici durumdur. Üstelik durum gün geçtikçe ağırlaşıyor. Gerek durumun iyice ağırlaşması, gerek durumun yol açtığı büyük eylem dalgası, kadın hareketini daha yıkıcı, daha devrimci ayaklanmanın içine çekmiştir. Buna karşın, bu sömürü ve baskı toplumu, ne eylemlerin artışını ne de eylemlerin ayaklanmalara akmasını önleyecek güç ve yeteneğe sahiptir. Üstelik kadınların başkaldırısı, genel ve birleşik halk ayaklanmasına güçlü bir itiş veriyor.

Gerçek Kurtuluş Yolu
Sheila Rowbotham bir zamanlar reformist-feminist kadın çevrelerinin, kadınların günlük yaşamını iyileştirmek için giriştikleri ılımlı, sınırlı ve dolaylı yollara başvurmalarının sonuçlarına övgüler dizmekten kendini alamıyor:
“O kadar şey icat eden kadınlar kısmen unutulmuşlar. Çünkü güç merkezlerinde olmadıkları gibi, ne kahramanca eylemlere girişmiş, ne de göz kamaştırıcı bir parlaklığa sahip olmuşlardır. Ama toplumlar gözle görülmenin ötesindeki yollardan yeniden yaratılır.”
İşçi sınıfı ve kadınların kurtuluş kavgasında dolaylı yollar da, sonucu, etkileyici bir rol oynar. Bu nedenle, marksist-leninistler, mücadelenin dolaylı yollarını ihmal etmezler. Ancak dolaylı yolları, doğrudan eylemlerin tamamlayıcısı olarak görürler. Daima sonuç alıcı eylemler, doğrudan eylemlerdir.
Doğrudan eylemlerden söz etmek de yeterli değildir. Önemli olan toplumun devrimci değişiminin devrimci biçimde olmasıdır. İktidarın devrimci yollardan, doğrudan eylemle ele geçirilmesinin, içerde, kitlelerin üstünde devrimcileştirici, dönüştürücü etki yaptığı gibi, dünyada da emekçiler ve kadınlar üzerinde devrimcileştirici etki yapar. Hareketi ileri iter. İktidarı devrimci tarzda ele geçirmenin yarattığı etki, zaman içinde silinmez.
Kadınların gerçek, tam ve eksiksiz özgürlüğü ve eşitliği devrimci ve doğrudan mücadeleyle gerçekleştirilebilir.
Comments