Kadınların Toplumsal ve Siyasal Başkaldırısının Temel Hedefi
Kadınların toplumsal ve siyasal başkaldırısı, burjuvazinin beklemediği hız ve boyutta. Sistemin yöneticileri, bu gelişme karşısında, tüm saldırılara ve baskılara karşın etkisiz kalıyor. Kadın mücadelesinin kısa sürede büyük bir ilerleme göstermesi, birinci olarak, yılların biriken güç ve öfkesi; ikinci olarak, devrimci süreç; üçüncü olarak, mücadeleci bir anlayışın kadınların arasında yerleşmesi ve yıllarca verilen mücadele nedeniyledir.
Kadınların başkaldırısının içeriği, hedeflenen amaç ile bağıntılıdır. İçerik devrimcidir. İçerik sosyalizm amacıyla, kadınların toplumsal özgürlüğüyle bağlantılıdır. Bu demektir ki, mücadele sermayenin egemenliğini yıkmaya yöneliktir. Mücadele aynı zamanda kadınların erkeklere bağımlılığını, erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Kapitalizmin gelişmesinden kaynaklı olarak, ezilen ve sömürülenlerin, kapitalizme karşı mücadelesi hem sınıfsal konuma bağlı olarak, hem uyanış ve harekete geçiş düzeyi birbirinden farklı oldu. Örgütlenmeleri de aynı süre içinde olmadı. Tüm bu farklılıklara karşın, kapitalizme karşı ezilen ve sömürülen kitlelerin uyanışı, harekete geçişi, örgütlenişi ve savaşımı sosyal ve siyasal yaşamın bütün alanlarını kapsar, bütünseldir ve birbirini etkiler. İşçi sınıfının, kadınların, köylülerin siyasal yaşama uyanışı, geniş anlamda aynı dönemde meydana geldi. Bu, kapitalizmin ezdiği tüm güçlerin, özgürlük için, yeni ve insani bir toplum için büyük başkaldırısıdır. Mücadele siyasal, ideolojik, sanat, edebiyat biçimleri aldı. Bu, toplumun eski kurumlarıyla, eski toplumun kendisiyle çok yönlü bir hesaplaşmadır. Belirtmeye bile gerek yoktur ki, kapitalizm tarafından ezilen tüm insanların önderi ve yönlendirici gücü, işçi sınıfıdır.
İşçi sınıfının tarihsel rolünü, toplumsal konumundan gelen devrimciliğini, halkın önderi olmasını tüm yoksayma burjuva çabaları ve propagandası boşa çıktı. Sınıfların, insanın insan üzerindeki sömürüsünün ortadan kalktığı, yeni toplum sosyalizm, toplumun geniş emekçi kesiminin kapitalizm tarafından ezilen kitlelerin ortak amacı oldu. İşçi sınıfı, kendi amacını halkın amacı haline getirdi. İşçi sınıfı tarihsel gelişmenin de etkisiyle toplumun geniş kesimlerini yanına çekti.
Bütün Devrimci Kitleler Devrimci Gücünü Sermaye Egemenliğini
Devirme Mücadelesinde Birleştirmelidir
Bu toplumsal sistem sınırlarında kalındıkça, ezilen ve sömürülenlerin elde ettiği hiçbir hak ve özgürlük sistemin yozlaştırıcı etkisi dışında kalmaz. Fakat şunu da görmek gerekir ki; politik özgürlük, insani özgürlükten toplumsal kurtuluştan ayrılamaz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki, emekçiler için, kadınlar için gerçek özgürleşme, toplumun sermayeden özgürleşmesinden ayrı düşünülemez.
Kadınların erkeklerle biçimsel eşitliği, eşitsizliğin üstünü örtmekle birlikte kadınlar biçimsel eşitlik (yasa karşısında eşitlik) karşısında kayıtsız kalmamışlardır. Çünkü, biçimsel eşitlik, gerçek eşitlik uğruna mücadelenin zorunluluğunu gösterir. Yanıltıcı olan, kadınların özgürlüğünün ve eşitliğinin, burjuva diktatörlük altında gerçekleşeceğini ileri sürmektir.
Kadın hareketi açısından güç olmak bir sorun değildir. Çünkü, kadın hareketi büyük bir güç. Bu güç, sürekli mücadele içinde. Sorun bu gücün asıl hedef için harekete geçirilmesidir. Burjuva diktatörlüğün yıkılması, politik ve insani özgürlüğün koşuludur. O halde kadınlar, güçlerini, diğer devrimci kitlelerin gücünün yanına koymalı ve bütün yıkıcı ve devrimci güçler, sermayenin egemenliğini devirmeye yöneltilmelidir. Bütün devrimci kitlelerin bugünkü temel görevi budur.
Sınıflar İlişkisinin Değişmesinin Kadınların Durumu Üzerinde Etkisi
Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, sınıfların karşılıklı ilişkisi de değişime uğrar. Daha önceleri, kapitalistlerle birlikte hareket eden – çıkarları bunu gerektirdiği için – orta sınıflar, köylüler, sermayenin merkezileşmesiyle onlardan uzaklaşırlar. En son olarak büyük 2008 krizi ve son yıllarda pandeminin yıkıcı sonuçlarıyla beraber, orta sınıflar, tekelci sermaye güçlerine karşı birçok yerde eyleme geçti. Yani aralarındaki ilişki değişti. İşçi sınıfı bu gelişmelerden sonra çok daha ağır koşulların içine düştü ve her yerde ayaklanma içinde.
Bazıları sınıflar ilişkisi değiştiği halde, kadınların durumunun bundan etkilenmediğini ileri sürebiliyor. Onların anlayışına bakılırsa, kadınların toplumsal ve siyasal durumu tarih dışıdır. Sınıflar ilişkisinin değişime uğraması, sınıflar mücadelesini, politik durumu değiştirir. Kadınların durumunda da değişim olması kaçınılmazdır. Ailenin dağılması, yeni çalışan ailenin doğuşu. Kadın erkek ilişkilerinin yeni öğelerinin ortaya çıkması, bu değişimin bir ifadesidir. Ancak kadınların durumunda köklü, eksiksiz, tam bir değişim, toplumun temelden değişimini gerektirir.
Sosyalizm, toplumun temelden değişmesidir. Bu değişimin ana göstergesi, kadınların özgürleşmesidir. Kadınların toplumsal özgürlüğü gerçekleşmeden, sosyalizm kurulamaz. Çünkü, sosyalizm, özgür insanların bir araya gelerek oluşturdukları bir birliktir. Kadının özgürlük derecesi, toplumun özgürlük derecesini verir.
Özgürlük, üretime daha az zaman ayrılması ve bireylerin kendilerine daha fazla zaman ayırması demektir. Boş zaman, insanların kendilerini tam olarak geliştirmeleri için, ayırdıkları zamandır. Özgürlük için temeldir. Kadınlar, yalnızca üretimde yer alarak kendilerini geliştirmekle kalmayacak, boş zamanda da kendilerini geliştirir ve kendi yaşamını, kendi isteğince yaşayacaktır.
Küçük burjuva çevreler, sosyalizm tarihinin işçi sınıfının, sınıf mücadele tarihinin zengin birikimine rağmen, kadınların özgürlüğünün özel mülkiyet toplumunda olabileceği hayalciliğini yayıyorlar. Hayaller peşinde koşmak, kadınların kendi gerçek kurtuluşları uğruna mücadele etmelerini engeller. Başkaldıran Kadınlar, Emekçi Kadınlar, her zaman küçük burjuva hayalciliğine karşı mücadele etmişlerdir. Kadınlar, hayallerden kurtuldukları zaman kendi kurtuluşları için mücadele edebilirler.
Sömürü ve Şiddet Sistemi
Kapitalist sistem için bu tanımlamayı birlikte yapıyoruz. Çünkü, işçiler, yalnızca üretim ve tüketim araçlarından yoksun olduğu için, kapitalistlere boyun eğmiyor; emekçilere şiddet uygulanarak sermayeye boyun eğdiriliyor. Lenin, tekeller tarafından, ekonomik ilişkilere sokulan “sözleşme ve şiddet olgusu”ndan söz ediyor. Bu yüzden, kapitalist toplum şiddet olgusu olmadan anlatılamaz ve açıklanamaz.
Bu toplumsal sistemin, kadınlara karşı şiddet uygulaması günlük olay haline geldi. Kadınlara uygulanan şiddet erkeklerin, devletin ve sermayenin şiddetidir. Kadına uygulanan şiddete karşı mücadele edilirken, yalnız bu şekilde sonuç alınamayacağını; ancak şiddete başvuran ve şiddeti egemenliğini sürdürme yöntemi olarak kullanan bu sistemin yıkılmasıyla sonuç alınabileceğini bilmek gerekiyor. Erkekler açısından da kapitalistler açısından da baskı, şiddet egemenlik yöntemidir. Kadınlar üzerindeki erkek egemenliği ve burjuvazinin egemenliği yalnızca şiddete dayanmaz, fakat egemenlik şiddete başvurularak devam ettiriliyor.
Kadına şiddette büyük bir artış var. Bu, bireysel nedenlerle değil, toplumsal nedenlerle açıklanabilir. Kadına şiddetin, katliamların, baskının artmasının toplumsal nedeni, sistemin çöküşünün derinleşmesi, sıçramalı bir çöküşte olması ve kadınların yer yer de başkaldırması, özgürlük mücadelesinin ileri boyutlara varmasıdır. Sistemin çöküş, yıkılış saati ve kadınların özgürleşme saati yaklaştıkça, kapitalist düzen, daha bir saldırganlaştı. Baskıyı iyice artırdı. Kadınların kurtuluş saati -tüm ezilen ve sömürülenlerin kurtuluşundan ayrı olmayan- saati birçok ülkede yaklaşırken, başka yerlerde de bu süreç başlamıştır. Sistem, bir egemenlik yöntemi olarak, şiddete ne kadar başvurursa başvursun, yeni bir dünyanın, yeni bir yaşamın doğuşu durdurulamaz.
Kadınlar Cesaretle Savaşıyor
Bu kadar ağır baskı, saldırı, şiddet ve katliamın olduğu koşullarda sokağa çıkmak cesaret ister. Kadınlar bu cesareti gösteriyorlar. Cesaretle sokağa çıkıyor, savaşıyor ve ayaklanıyorlar.
Kadınlar, toplumun, erkeklerin koyduğu çitlerin kuralların dışına çıkmak, insanca yaşamak için, her zaman en büyük cesareti gösterdi. Her şeyi göze aldı. Bazen küçük mutluluklar için en büyük baskıları göğüslediler. Kadınlar cesaretle savaşıyor.
Hiçbir baskı ama hiçbir baskı kadınları gerçek, tam ve eksiksiz özgürlüğün sağlanması uğruna verilen mücadeleden alıkoyamaz.
Comentarios