top of page
Yazarın fotoğrafıDünyaya Başkaldırıyoruz

Kadınlar İsyancı ve Ayaklanmacı Bir Anlayışla Özgürleşir



Hücumcu Saldırıcı Bir Anlayışla Hareket Edilmeli


Kadınlar, 20. yüzyılın toplumsal devrimlerinde etkin bir rol oynadılar. Kadınların mücadelesi olmadan, devrim zafere ulaşamaz. Kadınlar yarın da, devrimde etkin bir rol oynayacaktır.

Ezilenler ve sömürülenler, burjuvazinin sınıf iktidarını ve sınıf baskısını, devrimle hücumcu ve saldırıcı bir anlayışla hareket ederek ortadan kaldırabilir. Burada konan hücumcu, saldırıcı anlayış, burjuva egemenliğine karşı verilen yıkıcı-devrimci mücadeleyle sıkı sıkıya ilintilidir.

O halde, hücumcu, saldırıcı bir anlayışla mücadele etmek, ancak-siyasi iktidarın ele geçirilmesi ve yeni bir topluma geçişle bağıntılı olarak açıklık kazanabilir. Kadın hareketi, hücumcu, saldırıcı anlayışla hareket ederken, aynı temelden, iktidara, gelme, toplumun dönüştürmek ve kadınların, özgürleşmesi hedefiyle bağlantılı davranır. Kadın hareketinin pratiğine, deneyimine baktığımızda, mücadelede hücumcu, saldırıcı bir anlayışla hareket tarzının kadın kurtuluş mücadelesinin başat tarzı haline geldiğini görürüz. Yeni bir örnek olarak kadınların ABD’de, İspanya’da, Türkiye ve Kürdistan’da bu anlayışla hareket ettiğini gösterebiliriz. Pratik hareket tarzı, kadınların politik bilincinin nasıl ileri bir düzeye vardığını gösteriyor.

Sosyalizm, toplumsal devrim ve ayaklanma hedefiyle mücadele etmek; temel devrimci hedefle eylem biçimini birleştirmek için, kadın hareketi ağırlıklı olarak kadın işçilere dayanmalıdır. İşçilerin sadece devrimci sınıf konumuna dayanmak değil, doğrudan doğruya, kadın işçilerin dönüştürücü, sürükleyici gücüne ve öncülüğüne dayanmak gerekiyor. Dünyayı değiştirmek, işçi sınıfının tarihsel devrimci görevidir.

Kadınların verili toplumsal sisteme karşı tam kurtuluş mücadelesi bütünlüklüdür: İdeolojik, politik ve pratik. Kadın hareketinin ideolojik ve politik eleştirisi de saldırıcı nitelikte olmalıdır. Deneyim göstermiştir ki, kadın hareketi, özel mülkiyet düzenine, kendi ezilmişliklerine ve eşitsizliklerine ne zamanki eylemde ve eleştiride saldırıcı davranmış, işte o zaman büyük bir atağa kalkmıştır. Hareket daha önce görülmedik bir hızla gelişmiştir. Yine yaygınlaşması ve büyük kitleleri harekete geçirmesi bu dönemde olmuştur. Kadın hareketi yolunu saldırıcı bir mücadeleyle açabilir. Kadınlar, toplumsal sistemin kendisini değiştirmeden, kendi toplumsal konumlarını değiştiremezler. Bu devrimci bakış açısına bağlı olarak, sisteme karşı her noktada saldırıya geçmelidir. Kadınların ezilmesi ve eşitsizliği, kadınların toplumsal konumu sorununda sistemin “aşil topuğu”dur. Kadın hareketleri, temel devrimci hedeflerle bağıntılı olarak saldırılarını sistemin “aşil topuğu”nda yoğunlaştırmalıdır.

Geçerken bir noktayı belirtmek gerekiyor. Küçük burjuva sosyalizmi, proletaryanın hücumcu, saldırıcı hareket tarzını, devrimci hedeflerinden koparıp salt kuru bir mücadele biçimine çeviriyorlar. Bu devrimci sınıfsal anlayışı devrimle bağını bir kenara atarak, kendi yapılarına uyguluyorlar. Aynı şeyi burjuva “muhalefet”de yapıyor. Devrimci hareket tarzını proleter-devrimci içeriğinden soyundurup tamamen karikatürize ediyorlar. İktidara gelmek için, buna uygun bazı adımlar atıyorlar. Tüm bu burjuva girişimleri boşa çıkarmak için, toplumsal devrim, halk demokrasisi ve sosyalizm hedefiyle hareket edilmelidir.


Mücadelenin Mantığı Örgütlenmeye ve Birlikte Hareket Etmeye Zorlar


Kadın hareketi ne kadar gelişirse gelişsin, devrim ve özgürlük hedefiyle hareket etmezse, etkisini koruyamaz ve süreç içinde dağılıp gider. Birçok kadın hareketi devrim ve özgürlük hedefini lafta da olsa kabul ediyor. Fakat, gelecek zamanlara bırakıyor. Çünkü onların öncelikleri sistem içi hak ve özgürlüklerdir. Böylece, lafta kabul ettiklerini, pratikte, eylem açısından yadsımış oluyorlar. Bu, bir şeyi benimseyip, sonra onu etkisizleştirecek kenar notlar koymaktır. Bugünden uğruna dövüşülecek bir hedef olarak önünüze koymadıkça devrim ve özgürlük etkisiz bir hedeften, bir temel politik belge formülasyonu olmaktan öteye geçmez.

Bununla bağıntılı olarak belirtmek gerekir ki, bir baskı ve sömürü toplumu olan kapitalist toplumu yıkacak, politik örgütlenme olmadan, siyasi hedefler, kurtuluş amacı kağıt üzerinde kalır. Politik mücadele, sınıflar arasındaki karşılıklı ilişkiye dayanır. Politik mücadele bir sınıfın diğerine politik bilince dayanarak ve devrimci pratik örgütlerde yer alarak devrim ve özgürlük hedefini gerçekleştirir. Örgütlenme, kurtuluşun bir aracı olarak zorunludur.

Yeni bir toplum için, kadınların gerçek özgürlük ve gerçek eşitlik için, kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı mücadelenin mantığı kadınları, örgütlü olmaya zorlar. Yine aynı hedefler için mücadelenin mantığı, kapitalizmin ezdiği tüm kitleleri ortak hareket etmeye zorlar. Çünkü kurtuluş, bireysel değil, kolektiftir. Tüm ezilen ve sömürülenlerin kurtuluşu, verili toplumsal yapının devrimci nitel dönüşümünü gerektirir. Kadınlar sokakta, mücadelenin her alanında kapitalizm tarafından ezilen tüm kitlelerle ortak harekete kendi örgütlülüğü ile katılır. Böylece genel devrimci hedefte ve bunun bir parçası olan kendi hedefleri için mücadelede daha etkin bir rol oynar.

Amaca, politik araçları kullanarak, politik mücadele yoluyla varılır bu kesin. Burada önemli olan politikanın içeriğidir. Amaca hizmet etmesi için devrimci içeriğe sahip olmalıdır. Devrimci politika devrimci pratikle bir bütünlük içinde ele alınırsa amaca hizmet eder. Kurulu sistem politik mücadele yoluyla devrimci pratikle, toplumsal ayaklanmayla yıkılacağını hem teorik olarak bilip, hem deneyimlerle öğrendiğimiz halde bundan uzak durmak, sistemin suçuna ortak olmaktır. Kapitalizmin ezdiği tüm kitleler, burjuvazinin sınıf egemenliğini devirme mücadelesinde birleştirilebilir.


Kadınların Toplumsal Konumu Nasıl Değişir?


“Marksizm” diyor Sheila Rowbotham “kapitalist toplumun nasıl işlediğini ve böylece nasıl değiştirilebileceğini anlama aracı olarak geliştirilir.”

Rowbotham, feminizmden uzaklaşmamak için bu konuda söylediklerini sonuna kadar götürmüyor. Marksizm, kapitalist toplumun nasıl değiştirileceğini gösterirken, aynı zamanda kadınların toplumsal konumunun nasıl değiştirileceğini de göstermiş oluyor. Belirtmeye bile gerek yoktur ki, Marksizm Rowbotham’ın anladığından daha kapsamlı ve derinliklidir.

Kadınların bu toplumdaki konumunun nasıl değişeceği, koşullarının nasıl değişeceği temelinde ele alınabilir. Kadınların özgürleşmesi, kapitalist toplum değişmeden gerçekleşmez. Problemin çözümü, problemin kendisini yaratan koşullarda değildir. Çözüm bu koşulların ötesindedir. Yen ibir topluma geçiştedir.

Proletaryayla sınıf bağlantıları olmadan, devrimci sosyalizmle ilişki olmadan, kadınların, kurtuluşundan söz edilemez. Tersi de doğrudur; kadınların kurtuluşu devrimsiz çözülemez. Ancak bu demek değildir ki, kadınların durumunun tamamen değişmesi, devrimden sonra, sosyalizmde , yaşamın kendi akışı içinde otomatik olarak sağlanır. Kadınların durumunun değişimi toplumun kendi akışına bırakılamaz. Değişim için kadın hareketinin, devrimci işçilerin ve komünistlerin ısrarlı ve devamlılık gerektiren çabaları olmalıdır. Kadınların konumu bu şekilde değişir.


Kapitalist Topluma Bütünsel Saldırı


Kadınlar yalnızca ailede değil, aile ve kamusal alanda, toplumsal yaşamın bütün alanlarında eziliyorlar. O halde kadınların saldırısı, toplumun bir anına, belli yanlarına değil, toplumun kendisine yapılmalıdır. Taktik planda toplumun en zayıf noktalarına yapılmalıdır. Kadınların ezilmişliği ve eşitsizliği bu toplumun zayıf noktasıdır fakat stratejik planda saldırı toplumun kendisini değiştirmeye yönelik olmalıdır.

Kapitalizme bütünsel saldırı, ancak, bu toplumsal yapıyı yıkıp, daha yüksek bir topluma geçmeyi hedefleyenler tarafından yapılabilir.


Hareket Olgunlaşmıştır Hedefe Ulaşacaktır


Kadın özgürlük hareketi, hem kendi mücadelesinin deneyimlerine sahiptir, hemde sınıf mücadelesinin sosyalizm uğruna mücadelenin ve sosyalist kuruluş birikimine sahiptir. Elinin altında sürekli yararlandığı deneyim verileri var. Aynı zamanda, pratiğin eğitici okulundan geçtiği için bu kendisi için, devrim eğitimi olmuştur. Teorik ve pratik bakımdan da yetkinleşmiştir. Kısacası kadın hareketi, özgürleşmesini gerçekleştirecek denli olgunlaşmıştır. Bu durumda, toplumsal devrim daha erken gerçekleşebilir. Reformistler, nasıl, proleter devrimi sosyalizmi olduğundan daha alt gelişme düzeyinde gösteriyorlarsa aynı şeyi kadın hareketi için de yapıyorlar. Böylece, gerçek durumu hiç anlamadıklarını ve mücadelenin gelişimine ayak uyduramadıklarını da göstermiş oluyorlar.


Proleter Devrimci Sosyalizm Kendi İçinde Tutarlı Tek Devrimci Siyasi Harekettir


Sosyalizm aynı zamanda bir siyasi harekettir. Yalnızca bir teori değildir. Siyasi bir harekettir fakat devrimci bir siyasi harekettir. Devrimci bir siyasi hareket olduğunu, kadınların toplumdaki durumunu değiştirecek devrimci çözümler ortaya koyarak; ama yalnızca bunu göstermekle kalmayıp, bunu temel bir hedefi haline getirerek ve bu uğurda mücadele ederek kanıtlamıştır. Bir toplumsal sistem olarak, üstünden atlanmayacaksa, kadınların kurtuluşunun nasıl gerçekleştiğini tüm tarihi boyunca ortaya koyduğu görülecektir.

Sosyalist ve komünist partilerin, devrimci örgütlerin sınıf savaşının temel görevlerinden uzak, statükocu, ılımlı bir döneme girdiğinde, bu süreçte kadınların özgürlük mücadelesi karşısında aynı tavrı gösterdi. Fakat tüm bu süreç aşıldı. Sosyalizm tek tutarlı devrimci hareket olarak, sosyalizm için, işçi sınıfının ve kadınların kurtuluşu için savaşıyor.


5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Couldn’t Load Comments
It looks like there was a technical problem. Try reconnecting or refreshing the page.
bottom of page