İnsanlar Kendi İlişkilerini Değiştirebilir
Kadınların büyük sanayiyle birlikte, toplumsal üretim sürecine katılmaları, ezilen cinsiyetin yaşamında büyük bir değişimdir. Oluşan yeni tarihsel koşullarla birlikte, kadınların kurtuluşunun koşulları ortaya çıktı. Kadınlar büyük kitleler halinde toplumsal üretime katılmakla tarihsel gelişmeyi hızlandırdı. Bu aynı koşullar, kadınların uyanışını, örgütlenmesini ve eyleme geçmesini sağladı. Kadınların tarih sahnesinde bilinçli ve etkin bir rol oynamaları, tarihsel bakımdan büyük bir gelişimdir. Mücadele kadınları, kendi haklarının ve özgürlüklerinin özneleri durumuna getirdi.
Tarihi devrimci kitleler yapar. Devrimci kitleler tarihi devrim yoluyla yapar. Kadınların mücadelesi olmadan yeni geleceğin kurulmasından söz edilemez. Yeni bir geleceğin kurulması nesnel gelişmelerin sonucudur. Fakat kitlelerin yeni bir toplumun kuruluşundaki rolü edilgen değil, aksine son derece etkin bir roldür. Kitlelerin tarihsel değişiminde etkin bir rol oynar. Koşullar insanları oluşturduğu kadar, insanlar da koşulları oluştururlar. Kadınların, yeni bir toplumun, sosyalizmin kurulmasındaki rolü yalnız teorik bir saptama değil, pratik bir uygulamadır. Proletaryanın sınıf mücadelesi tarihi ve sosyalizm tarihi, kadınların bilinçli, aktif ve kitlesel bir güç olarak yer aldığı ve devrimci bir rol oynadığı bir tarihtir.
İnsanlar, kendi ilişkilerinin özneleridir. Tarihsel gelişmenin belirli bir noktasında, bu ilişkileri değiştirmeye girişirler ve değiştirirler. Kadınlar, içinde olduğumuz burjuva toplumun, sosyal ilişkilerini değiştirmek için büyük bir enerji ortaya koyuyorlar. Verili sosyal ilişkiler, ücretli emek sistemine ve kadınların ezilmişliğine ve eşitsizliğine dayanıyor. Toplumsal eşitsizlik, sermayenin büyümesiyle birlikte, daha da derinleşiyor. Bu demektir ki, emekçiler daha çok eziliyor. Yaşam koşulları iyice kötüleşiyor. Kapitalizmde, sınıflar mücadelesi tarihi, emekçilerin kendi sosyal ilişkilerini değiştirmeye giriştikleri bir tarihtir. Devrimci emekçilerin, ezilen cinsiyetin değiştirmek istedikleri yalnızca toplumsal ilişkiler değil, toplumun kendisidir. Kapitalist-üretim biçimidir. Dönüştürülmek istenen, üzerinde toplumun tüm sosyal ilişkilerinin yükseldiği bu temeldir. Dönüştürülecek olan toplumun kendisidir. Ezilen ve sömürülenler, bu dönüşümün öznesidir.
Bir Noktadaki Çatışmanın Küresel Başkaldırıya Dönüşmesi
Nesneyle özne arasındaki karşılıklı ilişki sürekli değişim içinde. Aralarında karşılıklı bir etkileşim var. öznenin hareketi, nesnenin sınırları içinde olmakla birlikte, nesne üzerinde kuvvetle etkide bulunur. Devrimin öznesi, nesnel toplumsal koşullar değiştirirken, kendisi de değişir. Böylece, nesnel koşullar ve özne değişirken; aralarındaki ilişki de değişmiş olur. Özne, yani devrimci kitleler nesnel toplumsal koşullar üzerinde eylemle etkide bulunur, bu koşulları pratik yolla dönüştürür. Kadınlarla toplum arasındaki değişimi bu çerçevede anlamalıyız.
Mücadele ve karşılıklı etkileşim sonucu ne nesne eski nesnedir, ne de özne eski öznedir. İkisi de değişime uğradı. Özne, devrimci kitle kendi içinde değişim geçirdi.. devrimci kitlelerin, kadınlarla erkeklerin kendi aralarında -eskinin izleri ve etkileri varlığını korusa da, eşitliğe ve özgürlüğe dayanan yeni türden bir ilişki kuruluyor. Kurulan bu yeni ilişki devrim ve özgürlük, insanca koşullar için daha etkin mücadele edilmesini getiriyor. Emekçiler zafere bu temelde ulaşabilirler. Kadınlarla erkekler arasında; bireyle birey arasında; bireyle toplum arasında çatışma yaratıyor. Çatışmanın gün gün nasıl şiddetlendiği gözlerimizin önünde oluyor. Devrimci kitleler eski toplumla şiddeti, bir çatışmaya tutuşmuşken, son sözü, kendisinin söyleyeceğinden emin olarak davranıyor.
Burjuva toplumun dar toplumsal yapısı devam ettikçe, toplumsallaşmış insanlıkla, kadınlarla erkekler arasında kurulan eşitlik zeminindeki ilişkiyle olan çatışma en yüksek noktasına varır. Çatışma kapitalist dünyanın bütünlüğünü kapsıyor. Çatışmanın bugünkü gelişimi bu çatışmanın boyutunun çok daha büyük olacağını gösteriyor. Ezilen cinsiyetin başkaldırısı küresel çaptadır. Çatışma dünyanın bir köşesinde de başlasa, tüm emperyalist-kapitalist sisteme yayılma eğilimi taşıyor. Meksika’da başlayan bir eylemin tüm dünyaya yayılması, İran’daki başkaldırının aynı yolu izlemesi, yine George Floyd’un katledilmesiyle başlayan ayaklanmanın hemen dünyada destek bulması bu eğilimin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor.
Kadınları bir araya getiren, yalnızca ezilmeleri ve eşitsizlikleri değil; yalnızca kadınların gerçek özgürlüğünün ve eşitliğinin önündeki engelleri ortadan kaldırmak değil; kadınlar kapitalizm tarafından ezilen tüm insanlığın özgürleşmesi ve insanca koşullara sahip olması için de savaşıyor. Bu konuda yüksek bir bilince sahiptir. Ezilen cinsiyeti biraraya getiren bilinçli oluşu ve büyük devrimci amaçtır.
Kadın hareketi, eşitlik ve özgürleşme uğruna on yıllardır mücadele veriyor. Hareket, adım başı savaşmak zorunda kaldı. Eylemler, isyanlar, ayaklanma birbirini izledi. Verilen uzun süreli savaş birçok yerde sınırlı da olsa, biçimsel eşitlik yönünde gelişme sağlandı. Biçimsel eşitlik, kadınların devrimci enerjisini tüketmedi. Ezilen cinsiyetin devrimci enerjisi, devrim ve özgürlük savaşımında etkinliğini sürdürdü. Bu enerji devrimden sonra da etkin. Kadınların devrimci enerjisi tam kurtuluş gerçekleşene, sınıflar ortadan kalkana dek sürer. Asıl sorun, kitlelerin devrimci enerjisinin, temel devrimci amaçlar için harekete geçirmektir.
Temel devrimci hedefleri gerçekleştirmek kolay olmayacaktır. Bir dizi çetin çarpışmalardan geçmek gerekiyor. Devrimci komünist kadın hareketi bunu göze aldı. Bu sömürü ve tahakküm sistemi, ne yaparsa yapsın ezilen cinsiyetin önüne daha hangi engelleri çıkarırsa çıkarsın. Kadınlar mücadeleyi sonuna kadar sürdürecektir. Mücadeleci kadınlar sonuç için büyük bir iyimserlik taşıyor. İyimserlik, tarihsel materyalizme dayanıyor. Her devrimci güç, zaferi kazanmak için yola çıkar. Günlük mücadeleye, zafer bakış açısıyla bakar. Şimdi Kadınların Özgürlük Zamanı şiarı, tüm engellere, en koyu baskıya, bütün şiddetli saldırılara meydan okumaktır. Dünyaya Başkaldırıyoruz diyen kadınlar bu tahakküm sistemine meydan okuyor. Bu, devrimci kitlelerin kendisine, mücadelesine ve geleceğe olan büyük güvenidir.
Ayaklanmanın En Önünde
Geleceğe güvenle bakmaları, eylem içinde olmalarından ileri geliyor. İran’da kadınların ayaklanması, ezilen cinsiyetin düşünülenden daha büyük bir öfke, hoşnutsuzluk, içinde olduğunu açığa çıkardı. Gerçekten, harekete geçmeye hazır ne büyük bir potansiyelin olduğunu ortaya çıkardı. Kadınların kırk yıl boyunca ağır baskı, şiddet ve aşağılanma, ezilen cinsiyetin dinci gerici burjuva diktatörlüğe karşı derin bir hoşnutsuzluk duymalarına yolaçtı. Kadınların ve tüm ezilenlerin içinde olduğu en isyan ettirici durum, aylarca süren bir ayaklanmaya dönüştü ve kaçınılmaz olarak dönüşecekti. Kadınlar, işçiler, halklar ilk defa ayaklanmıyor, fakat, üçüncü ayına giren bu ayaklanmanın bu denli etkin olması ve daha ileriye gitmesi, önceki ayaklanmalar tarafından hazırlandı.
Gerici diktatörlük bütün güçlerini harekete geçirmesine, yüzlerce kadın ve erkeği katletmesine, binlercesini idamla tehdit etmesine rağmen, ayaklanmayı bastıramadı. Bu durumda kimin daha güçlü olduğu belli değil mi. egemen sınıfın ve gerici iktidarın ezdiği güçler düşmandan daha güçlü. Üstelik ezilen ve sömürülenlerin tümü ayaklanmaya katılmış değil. Ama ayaklanmalar geride kalanlar üzerinde, eyleme geçmeleri için büyük bir etki yapıyor. Kuşkusuz ayaklanma sürdükçe, katılanların sayısı katlamalı artar. Ayaklanan devrimci kitleler, düşmanı yeneceklerine dair bir güvene sahipler.
En riskli eylemleri göze alan, en büyük bedeller ödeyen, ölüm-kalım savaşı veren, olmak ya da olmamak noktasında olan kadınlar, yeni bir yaşamda ısrar eden eylemlerle, haklarının ve özgürlüklerinin gerçek özneleri olduklarının tüm dünyaya gösterdiler. Ayaklanmanın ilk sonuçları ne olursa olsun, bugünden kadınların kurtuluşu yolunda büyük bir ilerleme elde edildi. Kadınlar şimdi daha donanımlı hazırlanacaklardır. Kadınların kısa zamanda ne büyük bir gelişim ve değişim gösterdiği görülmelidir. Eylem içinde, eylemle birlikte ve eylem sayesinde yani pratik yolla, koşullarda ve öznede aynı anda değişim oldu.
Kadınlar olaylara ve sürece zamanında, becerikli ve etkin olarak müdahale etti. Jina Masha Amini’nin katledilmesi haberi duyulur duyulmaz hemen eyleme geçtiler. Sayılarının azlığına, düşmanın dehşetine bakmaksızın kesin bir kararlılıkla davranıp, devrimci bir girişkenlikle ayaklanmanın ilk ateşini yaktılar. Kadınların ayaklanmaya öncülüğü böyle başladı. Her şeyi göze alarak yarattıkları örnek ileri bir örnek. Başka yerlerde ve başka zamanlarda, yaratılan bu ileri örneğin izleneceği kesin.
İran’da devrimci kadınların ve diğer devrimci kitlelerin olaylar karşısındaki tavrına bakın, bir de bu topraklardaki reformist legal partilerin tavrına bakın. Arada ne büyük bir fark var! Reformist siyasetler olaylara hemen müdahale etme, ayaklanmaya ve devrime dönüştürmenin kaçınılmazlığı ve zorunluluğu karşısında, ilk tepkileri, gücümüz yok, koşullar uygun değil vs eylemsizlik için sayısız gerekçe sayıp dökerler. Ancak, kitleleri reformistlerin bahanelerine değil, gerçek devrimcilerin, devrimci kitlelerin yaktığı devrim ateşine bakarak ilerler.
Hareket, kendi isteklerine, kendi hedeflerine ve kendi gücüne dayanıyor. Devrimci başkaldırı, bir dizi ayaklanmadan sonra, geniş kitlelerin bilincine yerleşti. Gerçek, devrimci ve dönüştürücü bir kitle hareketi haline geldi. Kendi ideolojik politik temellerine dayanıyor. Kendi malzemesiyle iş görüyor. Bu yüzden hareket daha hızlı gelişecek ve hedefine doğru daha çabuk varacaktır.
Süreç diyalektik olarak işliyor. Eylemler alt biçimlerden, kendi üst biçimlerini, nicelikten niteliğe dönüşüyor. süreç, karşıtların çatışmasıyla ilerliyor.
İran’da devrimci durum var. Devrimci durum, devrimci kitlelerin ayaklanmasıyla devrime dönüşüyor. Ayaklanma dinci gerici burjuva diktatörlüğü henüz devirmedi, fakat, derinden sarstı ve yıkılmanın eşiğine getirdi. Ayaklanmanın, iç savaşın zafere ulaşması için ileri devrimci hedeflere yönelmelidir. Sosyalizm hedefiyle hareket etmeli. Temel devrimci, hedefleri için savaşılmalıdır. Bu da, proletaryanın tarihsel devrimci rolünü pratikte oynamasına bağlıdır.
Comentarios