top of page

Kadınlar Toplum Karşısında Devrimci Ve İsyancı Konumdadır





Devrimci Biçimde Düşünüp

Devrimci Tarzda Hareket Etmek


Kadınların bütün devrimci hareketini, devrimci pratiğini etkileyen, kadınların tam kurtuluşu ve yeni bir dünya kurma amacıdır. Büyük amaç ya da eylemlerin içeriği anlaşılmadan günlük mücadele ve temel hedefler uğruna verilen mücadele anlaşılamaz. Kadınların isyanlarını, başkaldırılarını etkileyen, harekete geçiren, itiş veren güç, devrimci amaçtır, mücadelenin devrimci içeriğidir. Amaç olmadan, mücadele etkileyici, ateşleyici, harekete geçirici gücünden yoksun kalır.


Dünyayı değiştirme gibi, son derece köklü toplumsal dönüşüm; içeriğinden de anlaşılacağı gibi ve bu içerikle bağıntılı olarak, devrimci tarzda eylemsel pratiğe dayanarak gerçekleşebilir. Zafer getiren, teori ve pratiğin birliğidir. Kadınlar devrimci olarak düşünüyor, devrimci tarzda hareket ediyor.


Devrimci biçimde düşünmeleri, görüşlerinde köklü bir değişikliğin oluşması demektir. Bu, eski dünya görüşünün yerini, yeni bir dünya görüşünün alması demektir. Devrimci dünya görüşü, kadınların kurtuluş kavgasının itici bir gücüdür.


Ateşli, Enerjik, Coşkun Karakter



Devrimci ateşlilik, devrimci coşkunluk ve devrimci siyasi atılım Türkiye ve Kürdistan proletaryasının ve emekçi halkların, kadınların ve gençliğin toplumsal karakteridir. Kadın hareketi tüm bu toplumsal özellikleri kendi yapısında ve mücadelesinde belirgin olarak yansıtıyor. Bu özellikleri, egemen güce karşı verilen özgürleşme kavgasının etkin silahlarıdır, bir üstünlüğüdür. Ne egemen sınıf ve siyasi iktidar, kadınların enerjik ve coşkun mücadelesini bastırabildi ne de burjuva muhalefet ve küçük burjuva hareketler tüm çabalarına karşın, başarısızlığa uğradı. Bu yöndeki her girişim başarısızlığa sürüklenmekten kurtulamaz.

Kadınların eylemleri, isyanları öylesine bir coşku içinde geçiyor ki, büyük kadın kitlelerinin uyuyan enerjisini harekete geçiren bir lokomotif rolü oynuyor. Mücadelenin bu itici gücü karşısında burjuva toplumunun eli-kolu bağlı kalıyor. Sömürü ve baskı toplumunun yaptığı şey kadınların başkaldırısını ezmek için saldırılarını en aşağılık düzeye çıkarmak. Fakat, her saldırıyı bekleyen şey, sonuçsuzluk oluyor.


Kendi Çabamızla


Faşizme ve sermayeye karşı devrimci mücadele yoğun olarak yarım yüzyıldır sürüyor. Mücadele başlangıç yıllarında, kadınların kadınlıktan ileri gelen istem ve hedeflerini kapsamadı. Kadınlar erkeklerle birlikte devrimci kavgaya atıldı ve kavganın her alanında yer aldı. Bu süreçte çok sayıda kadın ve erkek militan yetişti. Kadınların toplumsal konumu, mücadelenin ileriki yıllarında yoğun biçimde tartışılmaya başlandı. Kuşkusuz tartışmalar eğitici ve ön açıcı oldu. Tartışmaları asıl yürüten ve götüren komünist harekette ve diğer devrimci harekette kadınlar oldu. Tartışmaların sonucunda, kadınlar, isteklerini ve ayrı örgütlenmelerini erkeklere kabul ettirdi. Fakat kadınların işi kolay değildi. Taleplerini, kurtuluş hedeflerini ve ayrı örgütlenmelerini kabul ettirmek için bir mücadele, bunları yerleştirmek için de ayrı bir mücadele vermek durumunda kaldılar. Bu konuda kadınlar kendi yolunu kendileri açtı. Bunda, Engels, Bebel, Lenin, Zetkin, A. Kollantay’ın kitaplarının harıl harıl incelenmesinin etkisi de büyük oldu. Bunun sonucunda kadınların bakışının değşimesi kadar örgütlerdeki erkeklerin bakışı da değişti. Bakıştaki değişim, kadın militanların siyasi harekettteki, devrimci örgütlerdeki rolleri de değişmeye başladı. Kadınlar artık her planda öne çıktı, daha etkin, yönetici görevler üstlenmeye başladı. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, kadınların bilinci, hareketi, işçi sınıfı ve emekçi halklarla birlikte verilen halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesinde biçimlendi. Yani doğrudan kavganın içinde biçimlendi.


Belirtmeye bile gerek yoktur ki, geniş kadın kitlelerini eyleme, isyan ve ayaklanmalara çekmede tek etken kadınların kadın olmaktan kaynaklanan istekleri ve kadın hareketleri değildir. Ezilen ve sömürülen emekçi halk kitlelerinin kapitalizme karşı devrimci mücadelesi, genel istekleri ve yeni bir topluma ulaşma savaşımı kadınların potansiyel gücünü harekete geçirmede önemli bir etkendir.


Her Bireyin Özgürce Gelişmesi


Kadınların kurtuluşu ve her bireyin özgürce gelişmesi kadın hareketinin temel devrimci amacıdır.


Kadınla erkek arasında, kadınların ezilmesine ve eşitsizliğine dayanan ilişki yerine, kadınların özgürleştiği, bireyler arasında özgür ilişki, birliktelik olmalıdır. Amacı gerçekleştirmek için bunun önündeki toplumsal, ideolojik engeller kaldırılmalıdır. Her bireyin özgürce gelişmesinin önündeki engeller kapitalist toplumun varlık koşullarından kaynaklanır. Her bireyin özgürce gelişmesinin temel koşulu, toplumun sermayeden özgürleşmesidir.


Sermayenin kadın ve erkek üstündeki egemenliği ve kadınların özgürleşmesinin, gerçek ve tam eşitliğinin önündeki engeller ancak kollektif olarak ortadan kaldırılabilir. Özgürlüğün koşulları, kollektif olarak denetlenebilir. Çok açıktır ki, kadınların kurtuluşu, emekçilerin toplumsal kurtuluşundan ayrılamaz. Bu, kadınların özgürleşmesini en ileriye, başka zamanlara bırakmak değil, onu bugünden ve gerçekleşebilecek olanaklı yoldan gerçekleştirmeyi önüne koymak demektir. Kollekif mücadeleyle, her bireyin özgürce gelişmesi, tüm bireylerin gelişmesinin koşulu olur.


Komünist kollektivite, kadınların kurtuluşunu, tüm emekçilerin kurtuluşunu sağlamakla kalmaz. Bireyin potansiyelini de çok yönlü olarak geliştirir. Çünkü komünist kollektivite bireyin potansiyelini tam olarak gelişmesini sağlayan ekonomik toplumsal koşulları oluşturur.


Kesin Zafere Kadar


Halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesinin zaferiyle birlikte, gerçek özgürlük ve eksiksiz eşitlik yaşamın her alanında tüm engellere karşın, çabuk yerleşir. Çünkü, kadınalrın bakış açıları değişmiştir. Her konuda bilinçli davranıyorlar, tüm potansiyellerini harekete geçiroyarlar, bunun güvencesi olarak da, militan bir yapıya kavuşmuşlardır. Dolayısıyla, toplumda yeni konumlar, kesin güvenceye alana kadar, yollarına devam edeceklerdir. Kesin zafere kadar bu kavga yeni biçimlerde sürecektir.


Kadınlar, hakları ve kurtuluşları uğruna mücadeleyi her durumda sürdürme yeteneğini kapitalizme karşı mücadele sürecinde kazanırlar. Yetenekleri mücadelenin tümü boyunca pekişir. Süreç boyunca, çetin zorlu ve uzun mücadelelerle elde edilen kazanımlar, her an saldırılarla karşı karşıyadır. Kapitalizmde, elde edilen hiçbir demokratik hakkın, hiçbir mücadele mevzisinin güvencesi yoktur. Dolayısıyla, kadınların, haklarını korumak ve yenilerini kazanmak için daima mücadele içinde olmaları gerekiyor. Asıl olarak, önde tutulması gereken ve zafere dek kesintisiz mücadele gerektiren tam kurtuluş kavgasıdır. Kurtuluşu, haklar mücadelesinin arkasına itmek oportünizmdir.


Kavganın Ön Sıralarında


İşçi sınıfı toplumsal komunu gereği, insanlığın kurtuluşunu amaçlar. Devrimci sınıf amacına, kapitalizmi yıkarak, yeni bir topluma, sosyalizme geçerek ulaşır. İşçi sınıfı, tüm ezilen ve sömürülenleri kurtarmadan kendini kurtamaz.


Kadınlar, özgürlük kavgasının etkin bir gücüdür. Kadınlar bu kavga içinde, kendi özgürlüklerini kazanırlar. Kadınlar, toplumun sermayeden özgürleşmesi kavgasının ön sıralarında yer alıyorlar. Yakın tarihte, dünyanın birçok merkezinde patlak veren tüm isyan ve ayaklanmalarda, kadınlar daima ön sıralarda dövüştüler. Tartışmasız yarın da böyle olacaktır. Türkiye ve Kürdistan’da, Avrupa ve Amerika’da kadınlar mücadelenin ön cephesindeydi; çünkü oradaki koşullar en isyan ettirici niteliktedir. Kadınlar bu mücadelede özgürlüğü hedefledi. Mısır devriminde, Sudan devriminde, Tunus devriminde, İran, Lübnan ve Irak’ta ayaklanma ve devrim kadınların büyük mücadelesi ve kadın adlarıyla özdeşleşti. Ayaklanma ve devrimler kadınların istek ve hedefleriyle sınırlı değildir. Fakat kadınların çok ağır baskı ve saldırı altında olduğu bu ülkelerde kadınların bugünkü konumunu köklü olarak değiştirmek, bugünün ve yarının devrimlerinin temel bir görevidir.


Çifte sömürü ve baskı altında olan kadınların, bu toplumu yıkmak için, herkesten daha kararlı davranması, kavgada en öne çıkması temelsiz değildir. Kadınlar, özgürlük kavgasının ön sıralarında dövüşüyorlar, çünkü; tam eşitlik, özgür bir ortamda gerçekleşebilir.


Kadının Toplumla İlişkileri Değişiyor


Kadın bu sömürü ve baskı toplumunda eziliyor ve eşitsiz bir konumdadır. Ezilen cinsin toplumla olan kölelik ililşkisi, yeni ve daha ileri topluma geçişle birlikte köklü bir değişime uğrar. Kadının erkekle ilişkisi eşitlik ilişkisidir. Toplumla ilişkileri kurtuluşunu kazanmış olan kadının ilişkisidir. Yeni ilişkiler içinde kadının görüşleri ve duyguları da değişime uğrar.


Kapitalist toplumda, başkaldıran kadınların toplumla ilişkisi, içsavaş güçlerinin, çatışan güçlerin ilişkisidir. Yeni bir dünya için savaşan işçi sınıfıyla birlikte hareket eden, bu süreçte dövüşmüş, bilinçlenmiş, yeni bir gelecek için savaşımın devrimci bir gücü konumunda olan kadınların ilişkisidir. Kadının toplumla ilişkisi değişmiştir. Öncü, mücadeleci, başkaldıran kadınların yanında, mücadelenin etkisiyle, daha geniş kadın kitleleri toplum karşısında daha etkin, isyancı konuma geçiyor.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


EKA3-01.png

dünyaya başkaldırıyoruz!

© 2023 by RAFTER'S. Proudly created with Wix.com

bottom of page