Her Alanda!
Kadınlar, kadınların kurtuluşu amacıyla eski topluma karşı yaşamın her alanını, birer mücadele cephesine çevirdi. Bu toplumu bütün bütüne karşılarına alırken kurtuluş kavgasının, toplumsal ve siyasal yaşamın her alanında verilmesi gerektiği biçiminde bir bilinç ve düşünce oluşmuştur. Kadınların bu toplumdaki toplumsal konumuna yönelik, toplumdaki egemen bakış açısı yaşamın tüm alanlarına, tüm sosyal ilişkilere yerleşmiştir. Bu durum topluma karşı, bütünsel bir mücadelenin gerekçesini açıklar.
Kadınların kurtuluş mücadelesi kapsamlı bir mücadeledir. Teorik, siyasal, pratik, sanat, kültür, mücadelesini, daha iyi bir ifadeyle mücadele cephelerini kapsar. Anlaşılacağı gibi, kadınlar bu topluma karşı bütünlüklü bir mücadeleyle kurtulabilirler. Kadınları bütünsel devrimci mücadeleden uzaklaştırmaya kalkan herkes, bu konuda var olan durumun devamından yana olur.
Kadınların özgürleşme mücadelesi uzun sürelidir. Kadın hareketi bugünkü aşamaya birçok süreçten geçerek geldi. Çok yönlü ve uzun süreli mücadeleden geçen kadın hareketi mücadelede yetkinleşti, deneyim sahibi oldu ve olgunlaştı. Bu ise kendi kurtuluşunu gerçekleştirecek bir noktaya geldiklerini gösteriyor. Kadın hareketinin ileri bir noktada oluşu, yalnızca kadınların özgürleşmesi açısından değil, genel olarak işçi sınıfının kurtuluşu, tüm ezilen ve sömürülenlerin toplumsal kurtuluşu açısından önemlidir.
Önemli Olanın Üzerinde Odaklanmalıyız
Kadının ezilmesi ve toplumsal eşitsizliği toplumun ekonomik, toplumsal ve siyasal alanın bütünündledir. O halde şurası kesin ki, kadının toplumsal konumunu tamamının radikal değişimi, toplumun devrimci dönüşümünü gerektirir. Radikal dönüşüm devrimle gerçekleşir.
Kadınların kurtuluşunda en önemli görev devrimdir, devrimin başarılmasıdır. O halde, önemli olayın üzerinde yoğunlaşmalıyız. Amaca ulaşmak için, günlük olarak, birçok mücadele biçimiyle karşı karşıya geliriz. İçlerinde kayıtsız kalamayacağımız mücadele görevleri var. bunların içinde önemli olanak yüklenmeliyiz. Devrim ve devrimin asıl olayın olan iktidar sorununun çözmek günün en önemli, en temel ve en ivedi görevidir.
Tarihsel ve toplumsal koşulların bize dayattığı devrimci görevlere gözlerimizi kapatıp öznelci bir şekilde bizim başka önceliklerimiz var diyebilir miyiz? Hergün kadınlar katledilirken ve büyük bir baskı altındayken, günlük her yönden sistemin kuşatmasındayken, işçi sınıfı artan sömürü ve tahakküm altında işsiz-geleceksiz, yoksulluk ve yoksunluk içindeyken, genel olarak emekçi halk daha fazla dayanamayacağı bir durumdayken; bunların yanında yeni bir geleceğin koşulları bu denli olgunlaşmışken, bu toplumu dönüştürmekten, devrimden daha önemli, öne çıkan bir görevimiz olabilir mi? Önceliklerimizi bu temelde belirlemeliyiz.
Bütünsel Dönüşüm
Tüm insan ilişkilerine dokunmadan, tamamen dönüştürmeden proletarya ve kaldınlar kurtulamaz. Proletaryanın toplumsal devrimi, tam da, tüm insan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesidir. Özel mülkiyetle karşıtlık halinde, toplumun toplumsal mülkiyet temelinde yeniden örgütlenmesidir. Eski toplumun temel ilkesi, burjuva bireyciliğidir. Sosyalist toplumundaysa kolektivizm ilkesi egemendir. Kolektivizm, sosyalist toplumun bir özelliğidir. Bu da, toplumun kökten değişimi demektir. Asıl mesele, toplumun şu ya da bu ilişkilerinde bir değişiklik değil, tüm toplumsal ilişkilerinde devrimci bir dönüşümün gerçekleştirilmesidir. Her organik yapıda bir dönüşüm, başka dönüşümlerin varlığını gerektirir. Yani mesele, toplumun bütün toplumsal ilişkilerin bütünsel dönüşümüdür. Başka bir anlatımla, aslolan, kapitalist toplumun kapitalizmin insanlık dışı koşullarının yerine yeni ve daha üstün bir toplumu insani ilişkileri koymaktır.
Böylesi büyük, köklü ve ileri giden bir dönüşüm, büyük bir devrim gerçekleştirebilir. Proletaryanın toplumsal devrimi tarihin en büyük devrimidir. Devrimci dönüşümler çağı, o güne kadar görülmemiş, tarihin en büyük devrimi olan 1917 Ekim Devrimi İle başladı. Cinsiyet ve milliyetine bakılmaksızın bütün üreticilerin kurtuluşunu gerçekleştirdi. 1917 Sosyalist Ekim Devrimi, 40’lı yılların toplumsal devrimi ve Küba Devrimiyle kadınlar kapitalist toplumdaki kadınların,en ileri kapitalist ülkelerin kadınlarıyla karşılaştırılamayacak kadar, bin kere daha özgür oldular.
Bireylerin özgür, toplumsal koşulların insani olduğu bu toplum, işçiler, kadınlar ve gençlik gibi tekil devrimci gücün çok ötesinde ve üstündedir. O halde bütünsel ve radikal toplumsal dönüşüm için, tüm tekil devrimci gücün, güçlerini ve enerjisini birleşik bir hareket halinde bir araya getirmelidir.
Toplumun yeniden devrimci sosyalist örgütlenmesinde milyonlarca kadın, somut bir güçtür! Fabrikalarda, sokaklarda, toplumsal yaşamın bütün alanlarında savaşan, eylem yapan, en ön saflarda yer alan büyük bir yıkıcı ve dönüştürücü devrimci güç. Birçok çevre, kadınların yeniden örgütlenmesinin önemli devrimci bir gücü olduğunu bilince çıkarmış değil. Kadınların somut bir devrimci gücü teorik yetenekleri, siyasal atılganlıkları olmadan temel devrimci bir hedef olan iktidar sorunu çözülemez ve yeni bir gelecek başlatılamaz.
Tarih Yapma Tutkusu
Kadınların tarih yapma tutkusu çok büyük. Bu, bugüne kadar olanlardan tamamen farklı hedeflere yöneliktir. Kadınlar bugüne kadarki tüm büyük tarihsel alanlarda yer aldılar. Bu, bir tarihsel gerçek. Fakat, tarihsel değişimlerinin kadınların köleliklerini sürdürdüğü de tarihsel bir gerçek. Kadınlar bu kez, tamamen farklı olarak, kendi kurtuluşlarını da gerçekleştirecek yeni ve devrimci bir tarihsel hareketin içinde yer alıyorlar. Geçmişten köklü bir kopuşu sağlayacak bu hareket içinde, büyük bir devrimci tutkuyla yer alıyorlar. Kadınların devrimi ve özgürlük tutkusu gerçekten çok büyük ve etkileyici. Kadınların devrimci tutkusu küçümsenmemeli. Küçümsenemez çünkü, ezilenlerin, emekçilerin isyan ve devrimine kesin bir itiş veriyor, onu hızlandırıyor. Devrimci bir tutku olmadan ne kadınların kendi bağımsız eylemleri, ne de genel olarak işçi sınıfının kurtuluş kavgası daha ileriye gidebilir. Devrimci tutku, bir cinsin ezilmişliği ve eşitsizliğe karşı verdiği büyük mücadeleden doğmuştur. Devrimci tutku devrimin kitlelerin bilincinde ne denli büyük bir etki yaptığını ve dönüşüme uğrattığını ifade ediyor.
Büyük Mücadele Potansiyeli Var
Her kadın eylemine yeni kadın kitleleri katılıyor. Her eylem daha büyük bir potansiyeli harekete geçiriyor. Harekete geçmesi gereken kadın kitlesi, eylemlere katılanlarla sınırlı değil. Ulaşılması, bağ kurulması ve eylemlere çekilmesi gereken daha büyük bir kitle var. tümü henüz eylemlere katılmasa da, kendi istekleri ve özlemlerinin pratik ifadesi olan eylemlere içten bir yakınlık duyuyor, sempatiyle karşılıyorlar. Bu içten desteğin ve sempatinin ilginin eylem gücüne, örgütlenmeye dönüşmesi bize bağlı. Buzim çabalarımıza bağlı. Çünkü, harekete geçmek için bütün koşular var. yeni bir tarihsel dönemi başlatmak büyük ölçüde devrimci iradeye ve iradenin eylemlere dönüşmesine bağlı. Bugüne kadar, kendiliğindenliğin ağır bastığı kitlesel eylem yapıldı. Eylemler ayaklanmaya kadar vardı. Yine de ayaklanma sınırlı kaldı. Ağır baskıların etkisiyle, daha çok kitle ayaklanmalara katıldı. Fakat baskılar ne kadar artarsa artsın, eylemlere daha çok kitlenin katılacağı çok kesin. Çünkü, hiçbir kadın, kendilerine yapılanlara daha fazla katlanamaz, tahammül etmez, sessiz kalmaz. Öncekileri geçen büyük ayaklanmanın patlak vermesi için şartlar yeterince var. Ancak o zaman çok daha büyük kadın gücünün eylemlere katılacağını göreceğiz.
Kadınlar bütün kitle eylemlerinin en önünde ve çok etkin bir rol oynuyorlar. İşte Akbelen isyanı. Orada kadınlar güç, enerji, coşku, tutku, düşünce ve önerileriyle daha etkin bir rol oynuyorlar. İsyan ve devrimin geleceği, kadınların devrimci rolüne bağlı.
İsyan var devrim de olacak!
Yeni Bir Siyasi Boyut
Kadınlar evde, işyerinde, sokakta topluma başkaldırarak ezilen ve sömürülenlerin iktidar mücadelesine yeni bir siyasi boyut kattı. Siyaset emekçi ezilen ve sömürülenlerin kendilerini ezen egemen güce karşı mücadelesidir, iktidar mücadelesidir. Kadınlar, siyasi mücadeleyi, kadın erkek ilişkilerinin tüm alanlarına, toplumun tüm noktalarına taşıdılar. Kadının ezilmişliğine ve eşitsizliğine karşı verdiği mücadele, kapitalizmin ezdiği tüm kitlelerin toplumsal kurtuluş kavgasına yeni bir siyasi boyut katmıştır.
Ezilen cinsiyetin siyasal mücadelesi, işçi sınıfının kurtuluşu ile aynı yönde ilerliyor: Ezilen cinsiyetin ve ezilen sınıfın politik doğrultusu aynıdır: toplumsal kurtuluş. Büyük amaca siyasi yolla varılır. Siyasetin etkin yönünü ön plana çıkarmak gerekiyor. Siyasetin etkin yönü, yani dünyayı değiştirme yönü, baskın hale getirilmeden hiçbir ciddi hedef gerçekleşmez. Ezilen cinsiyetin büyük ayaklanması siyasetin etkin yönünü mücadelenin seviyesini yükseltti. Siyasetin etkin yönü, yani etkin siyaset toplumu köklü olarak dönüştürmeyi hedefleyen devrimci siyasettir. Devrimci siyaset, dünyayı değiştirmede etkin bir silahtır.
Süreç Hızlı İlerliyor
Yeni bir geleceği başlatmak için, anti-kapitalist mücadele yoğun ve dolayısıyla hızlı bir gelişme içinde. Bunda ezilen cinsiyetin büyük ayaklanışının tartışmasız etkisi var. Bu faktör göz önünde tutulmadan tarihin artık kısa tarih olması açıklanamaz. Tarihi hızlandıran yalnızca kadınların toplumsal üretim sürecine katılması değildir; bunda ezilen cinsiyetin küresel ayaklanışının kesin yeri var. hareket bir momenten başka ve daha ileri bir momente daha kısa sürede varıyor. Büyük amacı gerçekleştirmek artık daha yakın.
Sürekli Söylenecek Yeni Şeyler Var
Toplumsal devrim, daha ileriye giden bir devrimdir. Sınıfları ve onun getirdiği sonuçları ortadan kaldırmak için, devrimin en ileriye gitmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, karşımıza çıkan her engel aşılması gereken bir engeldir. Devrim, önüne çıkan, toplumsal egelleri yok ederek, onları aşarak ilerler. Dolayısıyla, kadınların, gençliğin, işçi sınıfının her zaman söyleyecek sözleri var. tarih yeni gelişmelerle ilerler. Yeni gelişmeler, yeni şeylerin söylenmesini birlikte getirir. Yeni şeyleri, yeni bir gelecek başlatmak isteyenler söyler.
Comments