top of page

Kadınların Yaktığı Ateş Dünyayı Tutuşturuyor


Mahsa Amini’nin katledilmesiyle, İran’da başlayan ve dünyaya yayılan kadınların ayaklanması kapitalist sisteme karşı mücadelede yeni bir kalkış noktası oldu. Dünyaya dalga dalga yayılan yeni eylemler dizisini İran’lı kadınlar ateşledi. Bu, İran’daki kadınların içinde bulunduğu ağır baskı koşullarının bir sonucudur. Fakat İran’daki kadınların başkaldırısı yalnızca, koşulların etkisiyle açıklanamaz, doğru bir açıklanış, kadınların bilincini de kapsamalıdır. Kadınlar, orada dinci gerici burjuva diktatörlüğe karşı defalarca ayaklandılar. Her defasında katledildiler, ağır baskılara uğradılar, aşağılandılar. Karalama kampanyaları düzenlendi, ama yine de özgürlük için baskı düzenine karşı ayaklanmaktan vazgeçmediler. İran’da başkaldırı – sisteme ve erkeğe karşı – ancak ölümüne olur. Ancak, bu ağır saldırılar altında başkaldırmak, başkaldıranları ateş çemberinden geçen yetkin, yürekli devrimciler haline getirir. İran’da kadınlar, cesurca dövüşüyor. Orada cesaret bireysel değil kitleseldir, yaygındır.


İranda farklı uluslardan ve ulusal topluluklardan kadınların ortak, birleşik ayaklanması; orada halkların nasıl özgürleşebileceği hakkında açık bir fikir veriyor. Mahse Amini ayaklanması, kadınların kurtuluşu yolunda önemli bir kilometre taşıdır, yeni bir dönemeçtir. Dolaysıyla bunun üzerine ve dünyadaki etkisi üzerinde çok şey söylenecektir. Bunun bazı yönleri üstünde duralım:


1- Kadınların ayaklanması bir toplumsal patlama biçiminde başladı. Ezilen cinsiyetin toplumsal patlaması. İran’da kadınların eylemleri ve baskı düzeninin ezdiği tüm sınıf ve kitlelerin ciddi eylemleri bir toplumsal patlama biçiminde başladı. Ağır baskı ve sömürü koşulları kadınlarda ve tüm emekçi insanlarda büyük bir öfke yarattı. Bu yılların birikerek gelmiş öfkesidir. Herhangi bir öfke değil, devrimci bir öfkedir. Bunun kaçınılmaz açığa çıkması patlama biçiminde oldu. Oradaki politik durum, herhangi bir durum değil, devrimci bir durumdur. Dolaysıyla bu koşullarda eylemler, ani patlama biçiminde olur. Eylemler, baskın olan, devrimci kitle eylemleridir. Tıpkı Türkiye ve Kürdistan’da olduğu gibi. Kürt kadını Mahsa Amini’nin devlet güçleri tarafından katledilmesiyle başlayan kadınların ayaklanması özgürlük hedefli devrimci bir ayaklanmadır.


2- İran’da (ve dünyada) kadınlar yalnızca kendi özgürlüğü için savaşmıyor, aynı zamanda tüm insanların sermayeden özgürleşmesi, burjuva egemenliğinden kurtulması için savaşıyor. İran’da kadınların günlerdir süren ayaklanması halkları da eyleme geçirdi. Böylece ayaklanma halk kitlelerinin bir ayaklanmasına dönüştü. Daha önce de böyle olmuştu. Gelecekte de, orada, kadınların, işçi sınıfının, toplumun bir kesiminin bir eylemi, bir isyanı, bugünkü gibi ortak, birleşik, genel bir ayaklanmaya dönüşür. Bu, devrimin ve özgürlüğün başarıya ulaşmasında önemli bir özelliktir.



3- Kadınlar ayaklandığında ne kadar büyük bir güç olduğu, gerçekten ne kadar büyük bir güç biriktiği görülüyor. Kaldı ki, harekete geçen, henüz, kadınların çok az bir bölümüdür. Harekete geçmesi gereken kadın potansiyeli daha geniş kitleleri kapsar. Daha doğrusu, eyleme geçmeye hazır, büyük bir kadın potansiyeli var. Yapılan eylemler, bu gizil potansiyeli de harekete geçirici bir rol oynuyor.


Kadınların gücünden çeşitli biçimlerde sözederiz: Toplumun yarısı, gökyüzünün yarısı, insanların yarısı vb. Burada güç, nicelik olarak ortaya konuyor. Fakat kadınlar yalnızca nicel bir güç değil, aynı zamanda nitel bir güç. Niceliği ve niteliğiyle dünyayı değiştirici bir güç. Düşüncelerinde radikal dönüşüm oldu. Teorik, siyasi ve örgütlenme bakımından dikkate değer gelişimi ortaya çıktı. Kadınlar en büyük eylemleri bile, kısa sürede örgütleme yeteneği gösteriyor. Ayaklanma kendiliğinden patlak verse de, ayaklanmayı sürdürenler bilinçli insanlardır. Eylemler politiktir, örgütlenme politiktir. Kadınlar, toplumsal kurtuluş havgasında bilinçli, örgütlü ve etkin bir güçtür.


4- Kadınların ayaklanması İran sınırları içinde kalmadı. Bugünkü dünya koşullarında, insanların ulaştığı bilinç düzeyinde, eylemlerin dünyaya yayılmasının engellenmesinin olanaksızlığı var. Hiçbir ülke bunu engeleyecek durumda değil.


Emperyalist-kapitalist sistemin genelinde, kadınların ezilmeleri ve eşitsizliği, kadınların eylemleri bir ülkede başlasa bile, onu kısa zamanda dünyaya yayıyor. Eylemler, ayaklanma, ne kadar uzarsa ve eylemcilerin kesin kararlılığı ne kadar anlaşılırsa, bunun dünyaya etkisi o ölçüde derin olur. Her geçen gün, daha çok kadın eylemlere katılır. Bu yönüyle de eylemin her bir günü, yeni yeni insanların harekete geçirmede bir odak rolü oynuyor.


Nasıl ki, dünyanın bir çok merkezinde, son otuz yılda, yapılan ayaklanmaların uzun süre gitmesinde, kadınların eylemlerdeki çabası büyük bir rol oynadıysa, kadınların bu ayaklanması da, kadınların militan çabası kesin kararlılığı sayesinde, günlerdir sürüyor. Eylem ateşi sadece içerde değil, dünya genelinde sönmedi.


5- Bir kıvılcım yangın çıkarır. Kadınların İran’da çaktıkları kıvılcım tüm İran’da büyük bir yangına dönüştü. Bununla da kalmadı, kapitalist dünyaya yayıldı. Bu ilk değil. Daha önce Meksika’da başlayan kadınların eylemi, kısa zaman içinde, bütün kapitalist ülkelere yayıldı. Bundan sonra da, gelişmeler böyle olacaktır. Dikkat edilirse, yeni ve daha büyük küresel eylemler ortaya çıkıyor. Büyük potansiyel gücün tümü harekete geçmediğine göre yakın gelecekte, çok daha büyük yıkıcı, daha devrimci, daha etkileyici kadın ayaklanması patlak vermesi kaçınılmaz.


6– Yeni bir eylem dalgası, kadınların öncülüğünde sökün etti. Eylemi ilk olarak ateşlemek, harekete öncülük etmektir. Kadınlar yeni bir halk ayaklanmasını başlatmakla kalmadılar, günlerdir eylemleri genişleterek götürüyorlar. Başka ülkelerde eylemsel yankı bulan bu eylemler, dünya devrim sürecini hızlandırıyor. Kadınların başkaldırısı yeni eylemlere bir itiş vermekle de kalmayıp, insanlarda yeni bir heyecan yarattı. Eylemlerin yarattığı heyecanla çok sayıda insan eylemlere katılıyor. Kadın heyecanı olmadan, sömürü ve tahakküm toplumuna karşı verilen mücadele daha ileriye gidemez. Büyük tarihsel olaylar yalnızca heyecanla yapılmaz. Fakat kadın heyecanı olmadan gerçekleşmiş tek büyük bir tarihsel olay yoktur.


7- Kadınlar; İran’da, kadın katliamlarına, kadınlara yönelik her çeşit baskıya, aşağılanmaya tek kelimeyle, sistemin kendilerine biçtiği yaşama karşı, özgürlük uğruna ayaklandı. Kadınların başkaldırılarının kısa sürede küresel bir hareket kazanması, kadınların özgürlük zamanının geldiğinin bir göstergesidir. İran’da ve dünyada kadın ayaklanmaları, bu belirlemeye, bu eylem sloganına yeni ve somut bir anlam kazandırdı. Kadınlar, buralarda henüz özgürleşmedilerse de, bu yönde büyük bir sıçrama yaptılar. Gerçek, tam, eksiksiz özgürlük için, daha bir dizi ayaklanma gerekiyor. Özgürleşme, verili toplumsal sistemin yıkılmasını zorunlu yaptığı için, bir toplumsal devrim sorunudur.


8- İranlı kadınlar, sınırlı hedefler için ayaklanmıyorlar. Mücadeleleri sistemin kendisiyle. Eylemler verili sisteme karşı yürütülüyor. Sistemin yıkılmasını ve daha ileri bir toplumun kurulmasını amaçlıyorlar. Bu, tam anlamıyla bir devrimdir. Reformist çevreler, kadınların büyük devrimci amaç için mücadelesini, küçük amaçlar uğruna yapılan bir mücadele düzeyinde gösteryorlar. Emekçi Kadınlar, Dünyaya Başkaldıran kadınlar, “Kadınlar Devrim İstiyor” diyerek, kadın mücadelesinin asıl hedefini ısrarlı olarak ortaya koydu. Yayınlarında kitle eylemlerinde, pankartlarında, bunu çok net olarak ifade etti. Kadınların bu uğurdaki eylemlerini destekledi, öncülük etti, teşvik etti. Bu görüşümüzü artık daha çok insan paylaşıyor. Bunun sebebi, devrim zorunluluğunun kendini herkese kabul ettirmesidir.


Genelde kapitalist sistemin dar toplumsal yapısı, özelde İran’daki yapının dar sosyal ilişkileri, üretici güçlerin çağdaş gelişmesine dar geliyor. Bu toplum, gelişmeyle çatışma içinde. Bu toplumun kendisi kadınların özlemleriyle çatışma içinde. Çatışma her geçen gün biraz daha şiddetleniyor. Kapitalizmin dar toplumsal yapısı özgür ve insanca bir yaşam özlemi içinde olan tüm insanların özlemleriyle çatışma içinde. Çatışma her geçen gün biraz daha şiddetleniyor. Kapitalizmin dar toplumsal yapısı özgür ve insanca bir yaşam özlemi içinde olan tüm insanların özlemleriyle çatışma içinde. Çatışma artık toplumun her noktasında yaşanıyor. Kadınlar toplumun her noktasında sisteme ateş ediyorlar. Devrim ve toplumsal kurtuluş her yönden bir zorunluluktur.


Özel mülkiyet duyularımıza ve duygularımıza sınırlama getirir. Kadınlar özel mülkiyetin sınırlılıkları içinde duygularını tam geliştiremez. Kendini tam anlamıyla geliştiremez. Tam kurtuluş ve gerçek eşitlik için, duygularımızın dönüşümü için özel mülkiyeti ortadan kaldırmamız, toplumsal mülkiyet düzenine geçmemiz her bakımdan zorunludur. Yapılması gereken, mücadelemizi kapitalist toplumun yıkılmasına kadar vardırmak, insanları sermayeden özgürleştirmek. Kadınların kurtluşunun gerçekleşeceği sosyalizmi kurmak.

Sınıf mücadelesinin ve sosyalizmin teori-pratiği; sosyalizmin kurulmasının deneyimlerinin bize öğrettiği şey, kadınların tam özgürlüğü ve erkeklerle eşitliği sosyalist toplumun önkoşuludur. Bunu bilince çıkarmak çok önelidir, çünkü kadınların örgütlü mücadelesinin daha net olarak kavranmasını sağlar.


Kadınların ve tüm insanların kendini gerçekleştirmesi için, insanla doğa, daha doğrusu toplumla doğa arasındaki karşıtlıklar çatışmanın ortadan kaldırılması gerekiyor. Doğayla ilişkiler yeniden, yeni bir anlayışla düzenlendiğinde, insanlar, kendini tam geliştirebilecek koşulları yaratmış olurlar. Bunun için sınıfların kaldırılması, bireyle bireyin çatışması ve bireyle toplumun çatışması ve yabancılaşmasının kaldırılması gerekiyor. Tüm bu süreçte kadınların tam kurtuluşu esastır.

Tüm toplumsal ilişkileri biçimlendiren üretici güçlerin gelişmesi o düzeye vardı ki, yarattığı toplumsal ilişkilerle tam bir çatışma içinde. Çatışmanın sona ermesi, üretici güçlerin kapitalizm zincirlerinden tamamen kurtarılması ve serbest bırakılması gerekir. Üretici güçlerin serbest bırakılması ve toplumun dönüştürülmesi toplumsal devrim yoluyla olur.


Kadınlar bu sürece örgütlü olarak katılmalıdır. Kadınlar örgütlü olarak devrimde daha etkin olurlar. Zaten kadınlar, kendi kurtuluşları için kendi araçlarına sahip olmaları gerekiyor. Bu yönde bir bilinç dahası bu yönde örgütlenme çalışmaları, kadınların arasında hızla gelişiyor. İran’lı kadınların ayaklanması ve her eylem, örgütlemenin önemini ve kurtuluş kavgasındaki rolünü, kadınlara gösteriyor.


Dayanışma özgürlük mücadelesinde etkin bir silahtır. Bu ayaklanma sırasında ne kadar yaygınlaştığını gördük. Kadınlar, ilericiler, sosyalistler, dünya genelinde kadınlı, erkekli geniş bir dayanışma pratiğine sahne oluyor. Fakat ortada dayanışmayı, yani desteği aşan bir mücadele var. Kadınlar, işçiler, halklar sadece eyleme geçenlerle dayanışmada bulunuyor. Eylemi, isyanı, ayaklanma ateşini dünyanın her tarafına yayarak, kapitalist sistemin kendisine karşı her yerde mücadele veriyor. Çünkü herkes bunun bir sistem sorunu olduğunu biliyor. Herkes, bulunduğu her yerde, devrim için mücadele edilmesinin bilincinde. Ve pratikte bu bilinçle davranıyor.

Kommentare


EKA3-01.png

dünyaya başkaldırıyoruz!

© 2023 by RAFTER'S. Proudly created with Wix.com

bottom of page