Uzun zamandır okuduğum kitapların tanıtımını içeren “o mükemmel yazıyı” yazacağım anı bekledim. Onlarca kitap okudum. Bu kitap olmazsa kesin sıradaki kitap için “o mükemmel yazıyı” yazacağımı söyledim. Ve bir türlü o sıradaki kitaba sıra gelmedi. Sanırım zaten mükemmel yazı diye bir şey de yoktur. Kalemi eline alırsın, bir şeyler karalarsın, kendince beğenirsin ve bunu okuyacakların da beğenmesini dileyerek beklersin. Bende şimdi tam olarak bunu yapacağım. Zevkle okuduğum bir kitap hakkında düşündüklerimi yazacağım. Ve hem kitabın hem de kitap hakkında düşündüklerimin beğenilmesini dileyerek bekleyeceğim.
Kitabın ismi “Kelebekler Zamanı”. Bu kitabı ilk duyduğumda, bu kelebekler acaba o duyduğum kelebekler mi, diye düşündüm. Hani şu “diktatörü” deviren “Mirabal Kardeşler” mi diye düşündüm. Mirabal Kardeşleri daha önce duyduğum ve ilk kez onlar hakkında bir şeyler okuyacağım için, o heyecanla kitabı alıp okumaya başladım. Ve yanılmamışım, “Kelebekler Zamanı” kitabı Mirabal Kardeşleri anlatıyordu. Mirabal Kardeşleri ilk olarak 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü vesilesiyle duymuştum. Her yıl bugünde, tüm dünyada anılan bu kadınların katledildiğini biliyordum. Ama neden katledilmişlerdi? Kimdi bu Mirabal Kardeşler? Kaç kişiydiler? Kim katletmişti? Tüm bu sorular benim için muammaydı.
Patria Mercedes Mirabal, Minerva Mirabal, Maria Teresa Mirabal; Dominik Cumhuriyeti diktatörü Trujillo’nun ajanları tarafından katledilmiş. 3 devrimci kadın. Kelebekler Zamanı, kitabı bu üç kadın devrimcinin hayat hikayesinden esinlenerek, Julia Alvarez tarafından yazılmıştır. Bu kitapta katledilen üç Mirabal kardeşin yanında, hayatta kalan, tüm olayların tek tanığı dördüncü kardeş Dede’nin de hikayesi anlatılıyor. Birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip bu dört kız kardeşin, aile hayatları, okul hayatları, özel hayatları gibi birçok detayı barındırıyor kitap. Kitabın arka kapağında yazıldığı gibi “Bu hikaye kahramanların nasıl kahraman olduğunun hikayesi.” Kahraman olmaya başlama işi kendi isyanlarıyla mı başladı, bilinmez ama onlar Dominik Cumhuriyeti’nde yaşanan sömürüye, baskıya, yoksulluğa, yolsuzluğa göz yummadılar. Zaten görmemezlikten gelmenin imkanı da yoktu, hele ki Mirabal kardeşlerin cesaretine, güvenine ve bilincine sahip bir insanın, tüm bunları görmemesinin, göz yummasının asla imkanı yoktu. Ve burada, tam bu noktada Mirabal Kardeşlerin bilinçlenme ve bu bilinçlerini harekete geçirme öyküleri başlamış oldu. Bu öykü onları ölümsüz kahramanlar kervanına kattı.
Tüm dünyada diktatörü deviren kadınlar olarak anılan Mirabal kardeşlerin hikayesini anlatmak ve bu hikayeyi sevdirmek zor iş olsa gerek. Kelebekler Zamanı kitabının bunu başardığını söyleyebilirim. Kitap her ne kadar gerçek hayattan esinlense de, kardeşlerin her birinin kendine has özelliklerini ön plana çıkartan yazarın, hikayeyi kardeşlerin ağzından anlatması kitabın ilgi çekici olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda her birinin ne kadar da bizlere benzediğini de göstermiştir. Bu kitap Mirabal Kardeşlerin hayatını anlamanın ilk basamağı sayılabilir. Çünkü her ne kadar başarılı bir kitap olsa da, Mirabal kardeşlerin çok daha fazlası olduğunu biliyoruz. Bilinçlenmelerinin öyküsü bu kitapta fakat, bu bilincin özünü anlamak için biyografi tarzı kitapları da okumak gerekir. Kelebekler Zamanı kitabı Mirabal Kardeşlerin, uğruna hayatlarını feda ettikleri mücadelelerini, bu mücadelenin içeriğini, amaçlarını yansıtmamış. Zaten yazarın da öyle bir iddiası yok. O yüzden bu kitabı Mirabal Kardeşleri anlamanın ilk basamağı olarak görüyorum. Kelebekler Zamanı, bunun devamını okumaya teşvik ediyor. Bu kitabı okuduktan sonra insanda, mutlaka kardeşler hakkında daha fazla bilgi edinme isteği uyanıyor.
Mücadeleleri tüm dünyada esin kaynağı olan Mirabal Kardeşleri bu kadar sürükleyici bir tarzda anlatan yazara “iyi ki kelebeklerin peşine katıldın” diyorum.
Daha iyi bir yaşam için, sömürünün, yolsuzluğun, yoksulluğun, açlığın olmadığı bir yaşam için hayatlarını feda eden Mirabal Kardeşlerin mücadelesi bizlere ışık olmaya devam ediyor. Onlar mücadelenin zorunluluğunu bilince çıkartıp, mücadelenin gereği olarak Mariposa1 (Kelebek1), Mariposa2 (Kelebek2) ve Mariposa3 (Kelebek3) isimleriyle, kararlılıkla yollarına devam ettiler. Bu kararlılıkları onların isimlerini tarihe “Kelebek Kardeşler” olarak geçirdi. Mücadelenin zorunluluğunun bilincine varıp, kararlılıkla yollarında yürüyecek, bu mücadelenin güzelleştirdiği daha nice “kelebekler” olacak.
Mirabal Kardeşler, çürümüş sistemi yıkıp, yerine, yeni, canlı insani bir toplum kurulmasının zorunluluğunu anlayıp “Kelebekleştiler.” Şimdi sıra bizde; bu çürümüş, asalak sistemi, yıkıp yerine, yeni, canlı ve insani bir toplum kurmanın, “kelebekleşmenin” tam sırası.
“Vivan Las Mariposas (Kelebekler çok yaşa)”
Comentarios