Baharın en güzel ayıdır Nisan. Ilık yağmurlar kış soğuğunu terk ettirircesine doğayı uyandırır, her yer toprak kokusuna bürünür. Tüm canlılık en güçlü köklerini salar yaşama. Ağaç dalları köklerinden aldığı yaşam suyunu en uç yapraklarına taşır Nisan güneşinde. Doğa ben hazırım der gibi adeta selam durur yaşamın yeniden yeniden müjdelenişine. Doğanın olağan ritmi müthiş bir döngüdür aslında onun bir parçası olan bizler için. Çoğu zaman bu dongü şartlandırır bizi farkına bile varamayız. Bu muhteşemliği kaçırmadan biraz sonra varacağımız yerin bununla zıt olması ne menem bir çelişkidir. Otobüste yola bakarken ardarda gelen düşünceler ve içimdeki- içimizdeki- burukluk...tarifi zor ve karışık.
Elimizde çapa, hep birlikte toprağı çapalıyoruz, yabani otları teker teker koparıp fidanlıktan aldığımız o güzel, rengarenk çiçekleri ekiyoruz.Ve tabii ki en sevdiği papatyalar çoğunlukta. Renkler kendi içinde uyum sağlasın diye köşelerden ortaya kırmızı ve çeşitli renkte begonyaları ekerken hepimiz hummalı bir iş yapar gibi dikkatli çalışıyoruz. Papatyaları boş kalan yerlere güzelce ekip, can suyunu bol bol verdik. Küçük pet şişeleri suyla doldurup ters çevirip toprağa gömdük. Kana kana içsin, çiçeklensin Nisan Güneşimiz.
122 gün sürdü su ile olan öyküsü. İnancını, ideallerini suya katık yapanların anısını anlatırken öykü demek mütevazı kalır. Siz hiç bir yoldaşınızı toprağa verdiniz mi? Ya da aynı yolda yürüdüğünüz insanı mezarı başında andınız mı? Yaşadığımız topraklar hiç yabancı değil. Çok genç verdik doğanın koynuna... çok insanımız uykuya daldı bir avuç toprağında...Dokuz koca yılın ardından baş ucundayız. Dört bir yanını topraktan temizleyip en güzel resmini tutturduk mezar taşına. Billur bir sesten onun sevdiği türküler eşliğinde döküldü dizeler O’nu tanıyanların ağzından.
Sibel Sürücü; Nisan Güneşimiz 19 -22 Aralık zindan katliamı sonrasında başladığı ölüm orucu eyleminin 122. gününde, Nisan ayının 22’sinde ölümsüzleşti. Ardında koca ve dolu dolu bir yaşam bırakarak... “İnsanın idealleri için yaşamasıyla idealleri için ölmesi arasında bir fark görmüyorum” sözünü söyleyecek iradeye sahip, bir o kadar yaşama sıkı sıkıya tutkun. Kişiliğinin naifliği ile mücadelenin sert koşullarını dengelemiş, bilime meraklı, öğrenmeye açık zeki ve gelişkin bir kadın. Tüm yaşamı boyunca yaşamın anlamını sorgulamış ve “insan nasıl yaşamalı”nın cevabını genç yaşlarında mücadeleye katılarak vermiş. Onun için yaşamın anlamı, toplumsal kurtuluş için verilen mücadelede olabilirdi ancak.
Sibel’in özelliklerini anlatacak bir çok betimleme yapılabilir, onu en iyi şekilde tanımlayacak bir dizi sıfat kullanılabilirdi pekala. Gerçekten bir yoldaşın ardından ne söylenebilir? Ardından kitapların yazıldığı, belgesellerinin çekildiği... Ancak düşündüğü gibi yaşayan, düşüncelerini hayata geçirmekte tereddüt etmeyen, cesaretten ödün vermeyen ve son anına kadar yoldaşlarına “Sizden asla vazgeçmeyeceğim” diyen güçlü bir kadın için daha ne söylenebilir? Ancak söz verilir! Evet güçlü bir söz! Adımladığı yolun devam ettiği ve bu yolu nihai hedefe ulaştırma sözü! Yürüyenler o sözü verdiler. Sıra bizdeydi...
Bu yağmurlu Nisan gününde 10 yıl önce verilen sözü yineliyorum Nisan Güneşi, belki üstümüzde kara bulutlar var ama gün zaferle doğacak. Sen "bıraktın zaferin türküsünü yaşayanlara, yoldaşlarına..."
nil erten
"Bırak,
Bırak yüzün şiirle örtülsün
Sen yıldızlara bak
Bırak, dünyanın yükünü
Ve zaferin türküsünü
Yaşayanlara,
Yoldaşlarına...
Sen hepsinin üzerindesin
Unutma,
Tüm gözlerin çevrildiği yerdesin
Denizin ufkunda, gökyüzünün sonsuzluğunda."
Sibel Sürücü
Comments