Salgın Günlerinde Kadınlar
- Dünyaya Başkaldırıyoruz
- 24 May 2020
- 3 dakikada okunur

Son günlerde tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ile karşı karşıyayız. İçerisinde bulunduğumuz bu süreçte sistem işçileri ve emekçileri açlıktan ölmekle hastalıktan ölmek arasında bir seçim yapmaya zorlarken bizde bu durumun kadınlar açısından yarattığı sorunları ele alacağız.
Covid-19 günlerinde kadınlar neler yaşıyor?
Bugünlerde insanlar eve hapsedilmiş durumda ve bu karantina günlerinde evin temizliğinden yemeğine, çocuklarla ilgilenmekten yaşlıların bakımına kadar ev içi tüm sorumluluklar kadınların omuzlarında. Bu süreçte kadının ev içindeki görünmeyen emeği katlanarak artıyor. Elbette bu durum daha öncede farklı değildi. Lakin içerisinde bulunduğumuz süreç diğer toplumsal sorunları derinleştirdiği gibi kadın sorununu da derinleştirdi.
Mart ayında kadına yönelik şiddette artış görülmektedir. Geçtiğimiz günlerde Hakim ve Savcılar Kurulu 6284 sayılı kanunu neredeyse askıya alan bir karar verdi. Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasını zorlaştırdı.
İçine kapanmak zorunda bırakıldığımız evler katledilen kadınların %75'inin cinayet mahali. Siyasi tutsakları kapsamayan, adli suçluları (hırsızlar, sapıkları, katilleri) kapsayan ''Corona Affı'' ile tahliye olanları düşünürsek ''Evde Kal'' kampanyasının kadınlar için bir tehdide dönüştüğü ortada. Veriler şimdiden bunu doğruluyor. Çok değil daha bir kaç gün önce ''Eşinin boğazını kesti tutuklandı.Yasadan yararlanıp çıktı. 9 yaşındaki kızını hortumla döverek öldürdü.'' haberi ile sarsıldık. Sokağa çıkma kısıtlamalarının ilk 15 gününde 18 kadın katledildi.

Kadınlar bir yandan şiddete, baskıya maruz kalırken diğer yandan fabrikaların çarkları dönmeye devam ediyor. Bir çoğumuz halen çalışmaya devam etmek zorundayız. Güvencesiz ve sağlıksız çalışma koşullarına mahkum ediliyoruz. Ya işten çıkarılıyor ya da ücretsiz izne çıkmak zorunda bırakılıyoruz. Yoksullaştığımız ve yoksunlaştığımız bu günlerde önümüze ödemek zorunda olduğumuz faturalar çıkıyor. Elektrik, su, doğalgaz, kira, gıda vb temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz duruma geldik.
Evde kalırsak faturaları kim ödeyecek? Bize ya salgından ya da açlıktan ölün diyenlerin aldığı tüm önlemler zenginlerin sermayesini kurtarmak için.
Bugün iktidarın aldığı sokağa çıkma yasağına da değinmek gerekiyor. Bizlere hafta içi çalışın üretim durmasın, hafta sonu evde kalın virüs yayılmasın diyorlar. Bu virüs yalnızca hafta sonu mu yayılıyor? Hafta içi fabrikalarda ve atölyelerde onlarca insan aynı çatı altında çalışmak zorunda bırakılırken salgın tehlikesi yok mu? Bu durumun temelinde yatan sebep patronların çarklarının dönmeye devam etmesi, sermayelerinin zarara uğramamasıdır. Biz emekçi ve işçilerin sağlığını düşünen yok. Sistemin çıkışsızlığı ve çürümesi bugün insanlara tek çıkış yolu olan sosyalizmi tartıştırıyor.
Sosyalist ülkeler salgın sürecini başarı ile kontrol ederken kapitalist ülkelerin ise yönetememe krizi açıkça ortadadır. Bugün Küba örnek yaratıyor. Küba dünya halklarının yardımına sağlık ekipleri yollamaya devam ediyor. Kapitalizm çöküyor, yeni bir dünya doğuyor. Dünyada yeni bir devrimler dönemi hakim.
Toplumsal sorunların derinleştiği bugünlerde biz kadınlar olarak sorunlarımızın çözüm noktasında toplumun bütün ezilen kesimleriyle bir araya gelmek ve sınıfsal bir mücadele hattı çizmek gerektiğini biliyoruz. Mücadelemiz sınıfsal olmadığı sürece katledilmeye, ezilmeye devam edeceğiz.
Bizler emekçi kadınlar olarak salgın sürecinde kapı kapı gezmeye ve insanlara dokunmaya devam ediyoruz. Ziyaretlerimizden çıkarımlarımızı ve tartışmalarımızı kısa kısa aktarmaya çalıştık. Lakin en önemli çıkarımımız bu süreç içerisinde insanların kendilerini yalnız hissetmeleridir. İnsanlar bu zor zamanlarda kapılarını çalanları asla unutmayacaklar. Bugün kapısının çalınmasını bekleyen yüzlerce insan var. Bizler, o kapıyı çalan kişiler olmalıyız! Sorunlarımızın çözümüne giden yolda örgütlenme aracımız önümüzde durmaktadır. Bulunduğumuz bütün alanlarda yanyana gelip örgütlü birlikler/birliktelikler kurmalıyız.
Örneğin mahallelerimizde; adına komite-konsey-dayanışma ağı vs adı ne olursa olsun, kendi sorunlarımızı tartıştığımız ve çözüm ürettiğimiz organlar yaratabiliriz. Kimse bizim sorunlarımızı dışarıdan ya da yukarıdan gelip çözemez. Biz emekçi-işçi kadınlar artık yönetilmek değil, yönetmek istiyoruz.
Dünyayı her gün yeniden ve yeniden üreten ellerimizin boş kalmasına, insanlık dışı çalışma koşullarına, açlığa ve her türden yoksunluğa, gelecek kaygısı ile yaşamaya razı olmayacağız. Bu çürümüş sistem ömrünü tüketti, yeni dünyanın inşasında kadınlar en ön saflarda yerlerini alacaktır. Şimdi Harekete Geçme Zamanı!
Şimdi Bizim Zamanımız!
Cemre Eylem
Comments