İlk emir buyruldu, parmaklar klavyede hareketlendi!... Son bir ayın en yakıcı konusu manşetlerde yerini almaya başladı! Söz dinleyen gazete ve köşelerin yazarları “cinsel istismarcı, tecavüzcü muhalefeti” teşhir etmeye soyundu. Yaratıcılıkta bir sorun yok, ancak belli ki biraz olay kıtlığı, sıkıntısı yaşamaktalar. Oysa beyler, hanımlar patronlarınızı biraz sıkıştırsanız, gizli ajandalarından ne bombalar düşer! Bu işin peşini bırakmayın, önümüzdeki günlerde başka cinsel suçları şöyle patlatın manşetlerden de “millet öğrensin” gerçekleri.
Elbette, büyük “muhalefet” de boş durmasın, bari bu hususta muhalifkarlığını gösterip “hasım”larının nesi var, nesi yok tüm cinsel suçlarını tek tek ortaya döksün. En iyi savunma saldırıdır deyip, muta nikahlı örtülü fuhuşu, mafya liderlerine gönderilen kadınları, bu “ticaret”ten kimin ne kazandığı, vakıflardaki-kurumlardaki “organize (pis) işleri”.... Biliyoruz hiçbiriniz kendisinden başlayamaz ya, yine de özellikle iki tarafın kadın örgütleri olarak biraz cesaretli davranın, karşılıklı “kirli çamaşır düellosu”nun tam zamanı! Madem üstünü örtmüyorsunuz karşılıklı bütün örtüleri kaldırın! Ki bu topraklardaki tüm emekçi kadınlara yapabileceğiniz en hayırlı iş bu olacaktır.
Buraya kadar yazılanlara bakıp istihza ettiğimiz sanılmasın, bilakis biz emekçi yoksul kadınlarla alay edenler, eğlenenler ta kendileridir. Daha düne kadar kadınlara ağır hakaretlerde bulunanlar, her türlü saldırı karşısında “münferit”likten dem vuranlar, katillerin, istismarcıların rütbelerine bakıp laf ettirmeyenler şimdi “cinsel istismarcılığa” göğüslerini siper ediyor ve buna da kadınların inanması bekleniyor öyle mi? Bu düpedüz kadınların hayatlarıyla alay etmek, kandırmak, zekalarını küçümsemektir, paçalarınızdan damlayanları bir araya getirsek bile çürümüşlüğünüzün boyutlarını anlatmaya yeter.
Bu olayın, kandırmacanın diğer ucunu tutan burjuva muhalefet ise “ama biz bu suçları savunmuyoruz, üstünü örtmüyoruz” diyor. Sizin, yani tekellerin politik temsilcileri olarak tümünüzün varlık nedeni kapitalist sistemin pisliğini örtmektir. Tek başına bu olay özgülünde bile olayı açığa çıkaran siz değilsiniz ki... Bu topraklarda, cezaevlerinde, saraylarda, karakollarda, dairelerde vd yerlerde yıllarca bunun bin katı yaşandı. Hala hastane kayıtlarında durmakta 15 yaş altı binlerce genç kızın, çocuğun cinsel istismar dosyaları, -ki bu olay ilk çıktığında hepiniz “kutsal işgalle” meşguldünüz-. Daha birkaç hafta önce HDP’nin gündeme getirdiği, 27 kişi tarafından (içlerinde rütbelilerde dahil) cinsel saldırıya uğrayan kız çocuğu için ne yaptınız? “En iyi”leriniz bile “araştırılıyor” diyerek geçiştirdiniz. Oysaki, bu topraklarda herkes bilir, o “araştırma”ların gerçekte bir karartma olduğu, hiçbir karşılığının olmadığını... Burjuva, faşist siyasetteki bir tek örtünün ucu bile kaldırıldığında ne büyük bir çürümüşlük ortaya serileceği için, örtülere dokunmaya bile cesaret edemeyeceğinizi biliyoruz. Şu an sahnelenenin ise, kadınlara, çocuklara yönelik saldırılardan duyulan rahatsızlıkla en ufak bir ilgisi olmadığı da aşikar.
Ancak, alkışlar cılızlaşıp, şikayetler , “ekmek götüremiyoruz” sözleri canlı yayınlara korsan girişler yapınca, “yönetimle tebaasının” arasına açlık, işsizlik, salgın girince, dinci-faşist parti çareyi kendisinin dışında kalanları “cinsel istismarcı” ilan etmekte bulabildi. Dünyanın bir çok kapitalist ülkesinde burjuva siyasetin bir parçası olarak, köşeye sıkışıldığında veya sıkıştırılmak istendiğinde “cinsel vakalar” siyasal bir raunt olarak kullanılır. Evet, hepiniz fena halde köşeye sıkıştınız! Kurtulmak için bir yandan birbirinizin boğazına sarılıyor, diğer yandan ezilenleri, emekçi halkları “itlaf”, katliam söylemleriyle tehdit ediyorsunuz. Doğrusu, birbirinizin boğazını sıkmanızı ancak keyifle izleyebiliriz. Tehditleriniz ise, biz emekçi, yoksul, ezilen kadınların öfkesini harlamaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Özgürlük mü, yoksa çürümüşlüğün devamı mı? Elbette emekçi kadınlar hemen “özgürlük” diye haykıracaktır. Özgürlüğü, insan gibi yaşamayı, yoksulluğun sona ermesini, tüm aşağılanmanın bitmesini isteyen emekçi kadınların bu sistem içinde yaşama koşulları büsbütün sona ermiştir. Salgın, işsizlik, yoksulluk, açlık bir toplu kıyım biçiminde ilerlemektedir. Emekçilerin ve çocuklarının kıyımına ancak emekçi sınıflar dur diyebilir. Kapitalizm devam ettiği sürece, bu sürdürülmesi ve tahammül edilmesi imkansız yaşam şartları altında yarın rakamlarda kendini gösterecek olan şey; cinsiyetlerin, fuhuşun, cinsel saldırıların, intiharların, açlık ve sefalete bağlı ölümlerin artışı olacaktır. Onlar birbirlerinin paçalarından çekip batarken, biz emekçi kadınlar, tüm pisliği ve çürümüşlüğü sistemleriyle birlikte tarihin çöplüğüne göndermek için daha fazla cesaret ve kararlılıkla yürümek zorundayız. Her şeyi değiştirecek bir tek adımın zorunluluğundayız: Devrimin.
Sena Demir
Commenti