top of page

Özgürlüğü Elimizden Alamayacaksınız!



Özel mülkiyetin korunması, ücretli emek düzeninin sürdürülmesi bugünkü toplumsal sistemin varlık koşulu ve hedefidir. Kadınların ezilmişliği ve eşitsizliğinin sürdürülmesinin sömürü sistemi ile sıkı bağı var. Erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısı ve artan saldırıları bu temele bağlı olarak açıklanabilir. Son amacı, baskı ve sömürü toplumunu devam ettirmek, bir avuç sömürenin lüks içinde yaşamasını sağlamak olan bu toplumsal sistem, emek sermaye ilişkisini ve kadınların bugünkü konumunu yeniden üretir. Kadınların eşitsizliği ve toplumsal eşitsizliğin sağlanması bu gerçekliğe bağlı olarak ele alınmalıdır.


Sömürü ve baskı sistemine karşı başkaldıran kadınların sayısı gün be gün artıyor. Kadınlar, eylemlerde artık daha büyük bir güç olarak yer alıyor. Bu güç, devrimin etkin bir gücüdür ve sistemle her noktada çatışma içindedir.


Burjuva siyasal iktidarlar, kadınlara saldıran, baskı uygulayan erkekleri koruyor ve onları kendi yanına tutma politikası izliyor. Bu politika, kendi sınıf egemenliğini koruma politikasıdır. Burjuva egemenlik erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğini de içeriyor. Bu durum, kadınları da erkek saldırılarına ve egemenliğine son vermek için, burjuvazinin sınıf egemenliğini ve sınıf düzenini yıkma devrimci düşüncesine götürüyor. Kadınlar bu egemenliği bütünsel olarak karşısına almıştır.


Toplumsal sistemin yalnızca belli yanlarını ya da belirli anlarını değil de onun bütünlüğünü, kendisini karşısına alıyorsa, bu bütünsel, genel, toplumsal yaşamın tüm alanlarının dönüşümünü hedefleyen böylesine köklü devrimci bir görev, eski toplumu yıkacak olan bütün güçlerin birlikte hareket etmesini gerektirir. Kadınlarla işçi sınıfının birlikte hareket etmesi, emeğin kurtuluşu ve kadınların gerçek toplumsal eşitliğinin gerçekleşmesi için bir zorunluluktur.


Bu görev yerine getirilmezse, bu savaş kazanılmazsa, kadınlara ve emekçi sınıfa yönelik saldırılar artarak devam edecektir. Bu tarihsel döneme tamamen son vermek, iyice şiddetlenen sınıf savaşımını kazanmaktan geçer. Esas sorun buyken reformist kadın hareketleri, konuyu, kadınlar lehine yeni ödünler elde etmeye ve yeni yasal düzenlemelere sürüklüyor, oysa, reformlar devrimci kavganın yan ürünleridir. Esas olan ve ivedilik kazanan devrimin kendisini başarmaktır.

Böylesine köklü değişimi hedefleyen bir görev büyük bir enerji gerektirir. Pratikte, kadınlar çok yoğun bir çaba gösteriyor. Bunca enerjinin, güç ve çabanın istenilen sonucu yaratması için, temel devrimci hedeflere yönelmesi gerekiyor. Bu, kadın hareketinin yakın stratejik hedefinin, yakın devrimci görevlerinin saptanması demektir. Yakın stratejik görevler ya da yakın devrimci görevler, kesinlikle, egemen toplumsal sistemle, erkeklerle olan iç savaşı kazanmayı, devrim yoluyla iktidarı ele geçirmeyi (ki bu görev işçi sınıfı ve bütün ezilenlerle birlikte davranmayı gerektirir) ve kadınların toplumsal eşitliğinin sağlanmasını kapsamalıdır. Yakın stratejik hedef, hareketin koordinasyonunu sağlayacağı gibi mücadelenin etki gücünü de arttırır, enerjinin harcanmasına denk bir sonucun alınmasını etkiler.


Hedefte açık bilinçle hareket eden kadınların varlığı, etkisi sürekli artıyor. Kadın mücadelesi, emekçilerin sınıf örgütlerinde, kitle örgütlerinde, devrimci mücadelenin her alanında, harekete itiş veren bir güç durumunda. Kadınlar, dünyadaki son çeyrek yüzyılın tümü boyunca görülen isyan ve devrimlerin en önünde yer almıştır. Latin Amerika'nın hem gerilla mücadelesinin, hem sokak savaşlarının hem de devrimlerin etkin bir gücüdür. Yine ABD ve Avrupa'daki ayaklanmaların ve bu topraklardaki her alanda verilen devrimci kavganın temel bir gücüdür. Tunus, Mısır, Sudan ve Lübnan devrimlerinde oynadığı büyük role bütün dünya tanıktır. Kadınlar ister kendi örgütlenmeleri ile, ister bütün devrimin başkaldırıcı güçleriyle olsun, mücadele verdiği her yerde, hareketi ileriye taşıyan bir güçtür. Bu demektir ki, toplumsal kurtuluş günleri hiçbir yerde bize uzak değildir.


Sosyalizme, sınıf mücadelesiyle, politik mücadeleyle varılır. Kadınların faşizme, sermayeye, emperyalizme, şovenizme karşı politik mücadelede kitlesel olarak yer alması yani politik mücadelede etkin olması, genel olarak geniş kitlelerin politik mücadeleye yönelmesini getirdi. Kadınların politik mücadelesi kendi içinde bütünlüklü ve iki yönlüdür: Sosyalizm uğruna mücadele ve kadınların gerçek toplumsal eşitliği.


Kitlelerin politik mücadeleye katılımı, devrimci siyasi örgütlenmeyle sınırlı değildir, fakat, politik mücadele programı örgütlü mücadeleyle hedefine varabilir.


Kadının gerçek kurtuluşu devrimle başlayan ve sosyalizmde çözüme bağlanan bir süreçtir. Sosyalizm, kadını toplumsal eşitliği sonucuna ulaştırmakla kalmayacak, kadının düşüncesinde ve duygularında da büyük bir dönüşüm gerçekleştirecektir. Kadının tam kurtuluşu ve çok yönlü gelişimi sosyalizmin kuruluşu ve geleceği için çok önemlidir. Sosyalizm, daha ileri aşamalarına ve üst aşamasına kadının yaşamın tüm alanlarında gerçek eşitliği ve dönüşümü yönünde attığı ileri adımlar ölçüsünde varır. Bugünkü toplumdan daha ileri topluma geçerken, toplumsal yapı ve insanlar köklü bir dönüşüme uğrarlar. Sosyalizm, kadının toplumsal konumunun nasıl köklü bir dönüşüme uğradığının somutlanmasıdır. Yarın sosyalizme geçecek başka ülkelerde, çözümün daha başka ve zengin örneklerini göreceğiz. Komünist kadınlar, geniş kadın kitlelerini örgütlerken sosyalizmin çözüm gücüne ve yaratılan somut örneklere dayanacak. Kadınları ikna etme ve etkilemede zengin bilgi birikiminden hareket ediyoruz.


Eski toplum dağılırken bugünkü ailede, kadın erkek ilişkileri de çözülüp dağılıyor. Kadınlar her yerde yeni olana, gerçek çözüme yöneliyorlar. Bu nedenle, kadınlara yönelik erkeklerin ve eski toplumun saldırıları da iyice arttı ve en iğrenç düzeylere vardı. Fakat, tarihin çarkı geri çevrilemez. Ne yaparlarsa yapsınlar, kadınlar istemlerini, hedeflerini ve özlemlerini gerçekleştirecektir.


Nicelik olarak ve mücadelecilik yönünden kadınlar günümüzde öyle bir güce ulaştı ki, burjuva muhalefet, bu gücü yanına çekmeden iktidara gelemeyeceğini biliyor. Kadınların desteğini kazanmak için, kadın taleplerinin bazılarını kabul eder görünüyor. Bunlar, sınırlı, eksik ve denetimli taleplerdir. Kadınları burjuva toplumda tutma amaçlıdır. Bu taleplerin yerine getirilmesi kadınların toplumsal konumunu hiçbir şekilde değiştirmeyecektir. Devrimci kadın hareketi, bu burjuva anlayışı etkin olarak teşhir etmelidir. Kadınların büyük gücü devrime, sınıfsız topluma, gerçek eşitliğe yönlendirilmelidir.


Burjuva toplumunda kadının eşitsizliğini eleştirmekle kalmayıp, eşitsizliği değiştirmek için mücadele verilmelidir. Bu kapitalizme, sömürüye karşı mücadeleyle birlikte ele alınmalıdır. Bu, sosyalizm uğruna mücadeledir. Sosyalizm, kapitalizmin yerini alarak onu tarihsel olarak eleştirmiş olur. Kadının sosyalizmde dönüşüme uğramış konumu kapitalizmdeki toplumsal konumunun tarihsel eleştirisidir.


Kapitalist toplum son sınıflı toplumdur. Ücretli kölelik toplumudur. Bu toplum, kadınların son kölelik toplumudur. Köleliğin, kadınların köleliğinin, sınıflı toplumla bağı var. Dolayısıyla, kadınların köleliği sınıflı toplumun ortadan kalkmasıyla kalkar.


İlk sınıflı toplum olan köleci toplum, kadının kölelik toplumudur.

“Aristoteles... zekice bir pasajda köle satın alacak gücü olmayan, bunun yerine karısını ve çocuklarını kullanan mülksüz erkekten söz edebilmektedir. (Antik Yunan Dünyasında Sınıf Savaşı – G.E.We deste Craix)


Kadının evde köleliğinin yanında, kadının toplumda konumunu -toplumsal üretime katılan- anlatan aşağıdaki pasaj kadının köleliğiyle sınıflı toplumun bağını ortaya koyuyor:


“Kadınlı erkekli bir grup emekçi arasında, Marsilyalının hendek kazmak için kiraladığı bir kadın, doğum yapmak için işine ara vermiş ve ücretini kaybetmeyi göze alamadığından aynı gün içinde çalışmaya geri dönmüştür. (İllyricum'daki kadınların sık sık tarım işiyle uğraşırken verdikleri kısa bir arada doğum yaptıklarına ve sonra insana 'sanki çocuğu doğurmamış da bulmuş' diye düşündürtecek bir soğukkanlılıkla çocukla birlikte işe döndüklerine ilişkin anlattıklarıyla kıyasladığımızda bile bu hikayenin gücünü kaybetmeyeceğini düşünüyorum” (a.g.e)


Bu hikaye başka biçimlerde, başka koşullarda devam etti. Kadının eksiksiz ve tam kurtuluşuyla sınıflı toplumun yıkılması arasındaki bağı net bir şekilde görülmelidir.


Kadınlar; tarihin bu en eski ve en uzun süren köleliği, son kölelik toplumunun yıkılmasıyla özgürlüğe kavuşacaklardır.


Kadınlar özgürlüğü kendi elleriyle kazanacaktır.

Hiç kimse bir daha özgürlüğü kadınların ellerinden alamayacaktır.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


EKA3-01.png

dünyaya başkaldırıyoruz!

© 2023 by RAFTER'S. Proudly created with Wix.com

bottom of page