Kadının Tarihsel Yenilgisi
- Dünyaya Başkaldırıyoruz

- 5 Eki
- 2 dakikada okunur

Anaerkil Düzenin Temelleri ve Miras İlişkileri
İlkel komünal toplumda, soy kadınlar üzerinden takip edilirdi. Bu düzende miras, annenin soyuna (gens) aktarılırdı. Bir erkek kendi çocuklarının biyolojik babası olup olmadığından emin olamazdı, çünkü bu dönemde grup evlilikleri ve cinsel ilişkilerin özgür biçimleri yaygındı. Bu nedenle, babalık toplumsal olarak tanınmıyor, sadece annelik kesin olarak biliniyordu. Erkeklerin ürettikleri veya sahip oldukları mal varlıkları, kendi çocuklarına değil, ait oldukları gense geçiyordu. Kadın, gens’in devamlılığını sağlıyordu böylece ekonomik ve toplumsal konumları güçlüydü. Toprak, araçlar ve diğer üretim araçları, kolektif mülkiyetti. Bu da Engels’e göre, üretim araçlarının bireysel değil, kolektif mülkiyette olduğu sınıfsız ve eşitlikçi bir toplumu temsil ediyordu.

Üretim Güçlerinin Gelişimi ve Ataerkilliğin Doğuşu
Hayvancılık ve tarımın geniş ölçekli uygulanmasıyla birlikte artı ürünün ortaya çıkmasını, ekonomik ve toplumsal eşitliğin sonu olacaktı. Artı ürünün varlığı, bireysel birikimi mümkün kıldı ve özel mülkiyetin temelleri atıldı.
Erkekler, ürettikleri fazla ürünleri ve mülkleri, kısaca miraslarını çocuklarına aktarmak istediler. Ancak, anaerkil düzende miras, erkeklerin değil, kadınların gensine geçiyordu. Bu, erkeklerin ekonomik gücünün ve birikimlerinin kendi çocuklarına aktarılmasının önündeki en büyük engeldi. Bu yüzden erkeklerin özel mülkiyetlerini doğrudan kendi çocuklarına aktarabilmek için babalık ilişkisini toplumsal olarak tanıtmaları lazımdı.

Aile Yapısındaki Dönüşüm
Erkekler, miraslarının kendi soylarına aktarılmasını garanti altına almak zorundaydı. Böylece kadınların cinsel özgürlüklerini kısıtlayan bir aile düzeni ortaya çıktı. Bu, Engels’in deyimiyle, “kadın cinsiyetinin tarihsel yenilgisi” idi. Kadınlar artık sadece çocuk doğuran bireyler haline geldi ve ekonomik üretimden dışlanarak, ev içi emeğe sıkıştırıldı. Burada kadının tek eşli evliliği zorunlu hale geldi. Kadınlar, erkeğin özel mülkü olarak görülmeye başlandı. Böylece erkek mirasın gerçekten kendi çocuğuna geçmesini güvence altına aldı.
Devletin ve Hukukun Rolü
Özel mülkiyetin gelişimiyle zorunlu olarak sınıfsal ayrışmayı ortaya çıkardı. Artık toplumlar, mülk sahibi sınıflar ve mülksüzler olarak ayrıldı. Bu ilkel toplumun çöküşüydü devlet bu yeni düzeni korumak için oluştu. Hukuk sistemleri, özel mülkiyeti ve ataerkil düzeni kurumsallaştırdı. Ve kadın hukuksal olarak yenilgi aldı.

Kadının Kurtuluşu ve Sınıfsız Toplum
Kadının kurtuluşu, üretim araçlarının kolektifleştirilmesine bağlıdır. Kadın ancak ekonomik bağımsızlıklara kavuşarak, üretim sürecine eşit şekilde katılarak özgürleşebilir. Özel mülkiyetin kaldırılması, kadının ekonomik bağımlılığını sona erdirecektir. Kapitalist sistem, kadın emeğini ucuz işgücü olarak kullanarak kadınları hem işyerinde hem evde sömürür. Kadınlar, kapitalist toplumdaki gibi hem ev içi emeğe sıkıştırılıp hem de iş yerlerinde sömürülmeyecek böylece toplumsal eşitliği sağlanacak








Yorumlar