Türkiye'yi Kadınlar Kurtaracak
- Dünyaya Başkaldırıyoruz

- 2 gün önce
- 5 dakikada okunur
10 Kasım 2025’ten bu yana eylemde olan Özel Okmeydanı Hastanesi çalışanları ile Dünyaya Başkaldırıyoruz Dergisi olarak yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Dünyaya Başkaldırıyoruz: -Bu eylem nasıl başladı, başlangıçta talepleriniz neydi?
Kader-
18 yıl 10 aydır burada radyoloji teknisyeni olarak çalışıyorum. Bu hastane 2021 e kadar Ercan Kesel’e aitti. Ercan Kesel de tazminat haklarımızı vermeden hastaneyi Şafak Grubuna devretti. 2021 den beridir Şafak Grubu ile çalışıyoruz. Son 8 aydır maaşlarımızı geç alıyorduk ve 2-2.5 ay kadar da maaş alamadık. Bazı arkadaşlarımız kiralarını ödeyemedi. Evine haciz gelenler oldu ve biz tepkide bulunduk. Ancak sürekli ödeyeceğiz dediler bir türlü ödemediler. 10 Kasım günü de 17 saniyelik bir video ile yönetim kurulu, bu binanın depreme dayanıksız olduğunu ve ücretsiz izne ayrılmamızı iletti. Bundan sonra tepkiler büyüdü ve o gün akşam direnişimiz başlamış oldu. Yine aynı gün Dev Sağlık İş Sendikasına üye olduk. O ana kadar bizi muhattap almayan yönetim bizi muhatap almak zorunda kaldı. Paramız yok diyenler bir anda bize 1.5 maaş yatırdı. Ve yönetim kurulu mali müşaviri ile “sizlere şu tarihte ücretlerinizi ödeyeceğiz” diye resmi olmayan bir evrak imzalatmak isteyip sizinle çalışmaya devam etmek istiyoruz dediler. Biz de kabul etmiyoruz, önce haklarımızı alalım sizinle çalışmak istersek haklarımızı aldıktan sonra düşünürüz dedik. Direnişe ilk başladığımızda talebimiz gelin masaya oturalım siz de biz de taleplerimizi dile getirelim. Bir uzlaşma zemini oluşsun idi ancak böyle bir şey hiç oluşmadı. Daha sonrasında biz Şafak Grubuna ait Özel Meva Hastanesi önünde bir eylem yaptık. Çünkü orada çalışanların da sıkıntıları olduğunu biliyorduk onlarla da bağ kuralım istedik. Ancak bu eylem sonrasında arkadaşlarımızı tehdit ettiler. Arkadaşlarımız arasında kirada oturan, kanser hastası olan , cenazesi olanlar var. Tehditle insanları baskı altına almaya çalıştılar. Bu insanlara haklarının 3’te1’ ini almaları için imza attırdılar. Bu hastanede çalışan toplam 180 kişiyiz. Sanırım yaklaşık 100 kişi imza attı. Direnişe de 50-60 kişi ile başlamıştık şuan 21 kişi devam ediyoruz. Bu 21 kişiyi hiç kıramadılar.
Melahat-
-Ben gece nöbetten çıkıp eve gittim gece beni arkadaşlarım aradılar durumdan haberdar ettiler. Hemen üzerimi değiştirip buraya geldim. Herkesin dışarıda olduğunu gördüm. Çok şaşırdım. Arkadaşlarım dışarıya atıldıklarını söylediler. Sonrada sendikaya üye olduk.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: - Bu eylem süreci size neler öğretti?
Melahat-
Direnmeyi öğretti. Hakkımı almayı öğretti. Ben böyle bir eylemde çok şeyler öğrendim. Yani yine olsa yine yaparım.
Kader-
Ben bu mahallenin sosyolojisiyle büyümüş bir insanım. Bu mahallenin kültürü çok karmaşık yapıya sahip. Batısı sağcı doğusu solcu bir mahalle burası. Beyoğlu tarafı daha çok ulusalcı, milliyetçi, bu taraf ise sol sosyalist. Ancak bir birbirine entegre olmuş bir bölge. Ben de sol sosyalistlerin olduğu bir bölgede yetişmiş biri olarak mücadelenin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Ama arkadaşlarım mücadele ile yeni tanışıyorlar. Dolayısıyla ilk deneyimleri aslında.
Ben başka yerlerde de çalışma yürüttüm ama benim için bu direniş ciddi bir deneyimdi. Dolayısıyla çok farklı bir boyutu var. Gerçekten birbirimizi ilk defa burada çok iyi tanıdık. Yıllardır birlikte çalışıyor olmamıza rağmen birbirimizi bu kadar iyi tanıyıp bu kadar güzel bağlar kurmamıştık. Bu anlamda çok önemli, kıymetli bir deneyim olduğunu düşünüyorum.
-Melahat-
Ben hep devlette çalıştığım için Direniş kültürüyle burada tanışıyorum.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: - Direniş kültürüyle yeni tanıştın yani ?
Melahat-
Evet gerçekten öyle oldu. 22 sene devlet hastanesinde çalıştım. Kanser hastalığını atlattım. Sonrasında bu özel hastanede tekrar devam ettim çalışmaya. 28 yıldır da burada çalışıyorum. Çalışınca kendimi daha iyi hissettim. Hastalığı kolaylıkla yendim. İnşallah bu sorunlarımızı da yeneceğim.
Kader-
Bu durumla tanışınca arkadaşlar ciddi bir şaşkınlık yaşadılar. Kendi kafalarında bu durumun tedirginliğini ve kaygısını da yaşadılar. Kendi içlerinde bir hesaplaşmaları da oldu.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: –Sendikaya ilk gün mü üye oldunuz?
Kader-
-Evet ilk gün. Biz zaten işten çıkarılmadık. Önce doktorlar işten çıkarıldı iş akitleri sonlandırıldı. Biz o gün üye olduk ancak açıkçası sendikada çok yetersiz kaldı. Biz tamamen deneyimsiz bir zeminin üzerinde başladık yani. İnsanların da bu kadar deneyimsiz bir zemin üzerinde ciddi kaygıları vardı.
Melahat-
Bundan sonra bence herkes sendikaya üye olacak, sendikalara da çok iş düşecek ama bu işler satılmamış sendikalarla olacak, satılmış sendikalarla değil. Bir başkan 10 sene 20 sene başında olmayacak kardeşim. 5 Senede bir değişmeli.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: -Bugün hastane içindeki eşyalar boşaltılırken haklarınızın hala verilmediğini biliyoruz. Bu konuda bundan sonrası için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Nasıl devam edeceksiniz?
Kader-
-Biz bu süreci istediğimiz sonuca ulaşıncaya kadar sürdürmeyi düşünüyoruz. Ama daha önce kendi aramızda konuşmamız lazım çünkü bu durum ansızın bugün sabah erken saatte gerçekleşti. Dolayısıyla bu durumu bekliyorduk aslında ama bugün için biz hazırlıksızdık. Tam tahliye edileceğini de bilmiyorduk. Tahliye kararının da çok usulüne uygun olduğunu düşünmüyoruz. Bundan dolayı açıkçası hazırlıksız yakalandık. Ama buna dair hem hukuken hem de başka türlü biz her şekilde direnerek özlük haklarımızı almak için ne gerekiyorsa yapacağız. Kararlıyız. Bu süreçlerin yaşanacağını zaten biliyorduk bizim için bir şey fark etmiyor. Bu kapının önünde direniriz, diğer hastanelerinin kapısının önünde de direniriz gerekirse gider evinin kapısının önünde direniriz. Biz haklarımızı, paramızı alacağız. Bu tür şeylerin toplumsal açıdan da kıymetli olduğunu düşünüyorum. Çünkü gelecek sadece bize ait değil. İnsanlar haklarını almayı bilmeli. Bilmeli ki kaygılar ortadan kalksın. Birbirlerine yaslanmayı, birlik olmayı öğrensin. Kaygıların sebebi insanların kendini yalnız hissetmesinden kaynaklıdır. Biz bugün bunları çok derin yaşadık. Sendikalar yanımızda olsaydı ve biraz da güçlü olsaydı aslında bütün bunlar yaşanmayacaktı.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: -Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kader-
Bizde hayal kırıklığı ve demoralizasyon yarattı. Bu olabilir ama önemli olan burada sergileyebileceğimiz refleksler. 1 kişide kalsak 2 kişi de kalsak hakkımız haktır ve almak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok. Arkadaşımızın 28 yıllık emeği var burada. 28 yılı teslim etmek her şeyi teslim etmektir. Bu onur, haysiyet meselesidir ve bizim onurumuz da haysiyetimiz de değerli. Biz 32 gündür buradayız. Yaptıklarımızın sorumluluğunu alıyoruz ve hiçbirimiz vazgeçmiyoruz. 21 kişiyi kıramadıkları için zaten bugün böyle bir müdahalede bulundular. Bu onların acizliğinin ifadesidir. Bizim emeklerimiz çok kutsal ve değerli. Bizim için bu iş onur meselesi. Biz olayı kapitalizm gibi parasal olarak değerlendirmiyoruz. Manevi değerlerimiz var bizim. Şu zamana kadar da tüm arkadaşlar benim gibi düşünüp aynı iradeyi sergilediler. Ve bu irademizi kıramadılar, kıramazlar.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: - Çevreden nasıl destek gördünüz?
Kader-
3-4 gün de çok ciddi bir kamuoyu oluşturduk ve çok fazla destek görüyoruz. Milletvekillerinden olsun halktan olsun destek görüyoruz. Üç dört günde çok ciddi şekilde bir araya gelerek gücümüzü, direncimizi, mücadelemizi sergiledik. Bundan dolayı bizden korkuyorlar. Sosyal medya paylaşımlarımızı takip ettiklerini biliyoruz. Bizim derdimiz haklarımızı almaktır. Bizim iş gücümüz gibi bir silahımız var. Her yerde çalışabiliriz. Bizim direncimizi burada kırmaya çalışırlarsa Aile hastanesinin önünde duracağız, orası olmazsa Meva’nın önünde duracağız. Meva’nın önünde duramazsak evinin önünde duracağız.
Ciddi bir dayanışma alıyoruz. Bundan rahatsızlar. Arkadaşlarımız Şafak grubu hastanelerinin önünde dayanışma eylemleri gerçekleştiriyorlar. Bu dayanışmanın daha da büyümesinden çok korkuyorlar. Elliye yakın kurum, dernek, STK bizimle ortak hareket ettiler. Her gün eylemlerimiz ziyaret edildi. Dostlarımızın bu dayanışması sayesinde direnişimizin 32 gününü geride bıraktık. 32 gün az bir süreç değil. Bu bizim için çok kıymetli. Tekrar söylüyorum bu bireysel bir eylem değildir. Toplumsal bir meseledir. Patronların direnişlerinin kırılabileceğini görsünler. Bu durumu buraya kadar getirmemiz çok kıymetlidir bir emsaldir bundan sonrası için.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: -Daha önce özel hastanelerde böyle bir eylem oldu mu?
Kader-
Neredeyse yok. Koç Üniversitesi Hastanesinde daha önce oldu ancak bu kadar kalabalık değildi. Bu durum çok emsal.
Dünyaya Başkaldırıyoruz: - Bu dergiyi okuyan kadınlara ne söylemek istersiniz?
-Kader
Öncelikle belirtmeliyim ki bu direnişin öncülüğünü kadınlar yaptılar. Buranın çoğu kadın gördüğünüz gibi bir kaç erkek çalışan var. Kurtarırsa ülkeyi kadınlar kurtaracak. Kadın gücüne her zaman inanmış biri olarak burada da gücünü gösterdiğini gördüm. Bu toplumda, kadınlar her alanda güçlü bir mücadele sürdürmesi gereken noktada.
Kurtuluş yok tek başına. Bizimle dayanışma gösterilmesi çok önemli ve kıymetlidir. Yalnız bırakılmak istemiyoruz. Bizimle dayanışmak isteyen, destek vermek isteyen her birey, kurum, milletvekili, STK'lara açığız destek bekliyoruz. Dayanışmayı büyütmek istiyoruz.
Melahat-
Kadınlar mücadele etsin her yerde. Türkiye’yi kadınlar kurtaracak.






Yorumlar